Bir zamanların "sıcak mevzusu" dolar, ahalinin gündemine tekrar döndü. Nasıl dönmesin ki; 2006'daki spekülatif zıplamayı saymazsak, yedi yıldır TL ilk defa dolara karşı değer kaybediyor son haftalarda... Her ne kadar son senelerde bir hayli azalsa bile, azımsanmayacak bir "dolarperver" kitle vardır bu ülkede... "Kargadan başka kuş, dolardan başka yatırım tanımam" diyen, dediği için de 7 yıldır eli böğründe bekleyip duran bu kitleye, dolardaki bu yükselişle neredeyse "can" geldi. Döviz büfeleri yine hareketlendi, Kapalıçarşı'daki "tam alırım!" bağırışları yine popüler oldu. *** Lakin, coşkuya kapılanlar bir tarafa, ahalinin önemli bir kısmı da "ABD ekonomisi çatırdarken, bu doların yükselişini neye bağlayacağız" diye düşünmekte... Şurası da bir gerçek ki, "en baba hazineciler dahil" kurun yönü hakkında "ayakları yere basan" bir tahmin yapabilen yok. Herkes biraz sezgileriyle, biraz sallayarak, biraz yazı-tura atarak, biraz da birbirlerinden kopya çekerek tahmin yapmakta... *** İşte en tehlikeli aşama da burası... Tozun dumana karıştığı, herkesin "kötümser olma yarışına girdiği" ortamlarda aslında herkes birbirini fena halde gaza getirmeye başlamıştır. İşin kötüsü gaza gelen de getiren de bunu bilinçli yapmamaktadır. Yani piyasalarda masumane bir "toplu intihar ayini" yaşanabilir bu tür zamanlarda... *** Alelade vatandaş döviz büfelerine koşmaya, ekranlardan kayan kurları izlemeye, herkes dolardan, eurodan konuşmaya başladıysa, birileri spekülatif kâr kokusu almış demektir. Ve bu durumlarda "mevcut durumu muhafaza etmek" başka zamanlarda para kazanmaktan daha kıymetli ve fakat çok daha zordur. Birileri "barışan varlıklarını" güzel fiyattan TL'ye çeviredursun, siz siz olun, "gaza getirilen" mutsuz çoğunluktan olmamaya bakın...