Işık Koşaner'e atfedilen konuşma kayıtları bazılarını nedense derin bir şaşkınlığa ve üzüntüye boğdu. 'Vay benim göz bebeğim ordum kevgire dönmüş meğerse' ağıtlarından 'askerimizi el birliğiyle yendik' yazıklanmalarına kadar türlü çeşitli yeis ifadeleri... Hele ses kaydında anlatılanları duymazdan gelip 'bu dinlemenin yapılabilmiş olması skandaldır' diyenler... Tamam, sesin kaydedilmesi skandal; peki o ses kaydında anlatılanlar? Askeri ideolojik vesayet'in dominasyonunda neredeyse 80 yıl yönetilmedi mi bu ülke? Ordu 'dokunulamaz', asker 'itiraz edilemez', resmî ideoloji 'eleştirilemez' değil miydi? Bugün 'şaşıra ağlaşa' dinlediğiniz bu ses kaydında anlatılanları siz daha önce hiç duymadınız, fark etmediniz, öyle mi? Taraf gazetesi 4 yıl boyunca sayfalarca belge, bilgi, fotoğraf yayınlarken siz burun kıvırıyor, 'bunlar düzmece' diyordunuz. 28 Şubat'ta 'askerin işi yargıçlara, gazetecilere irtica brifingi vermek değildir' diye itiraz etmek yerine karargah'ta ictimaya koşuyordunuz. Şimdi duyduklarınıza şaşırıyor, 'olur mu böyle şey' diyorsunuz. Oluyordu cancağızım, hep oluyordu...Onlarca yıldır. Siz ise görmezden geliyor, 'böyle gelmiş böyle gider' diyerek kurulu düzenin yanında hizaya giriyordunuz. O yüzden, böyle hayret ve üzüntü pozları yapmayın, sakil duruyor. AAaa! Anadolu Ajansı'nda emekli edilmek istenen personelle ilgili kopan patırtıyı duydunuz mu bilmiyorum.. Yeni Genel Müdür Kemal Öztürk, AA'nın gelirinin 4 katı gideri olduğunu, her 100 liranın 85'inin de personele ödendiğini görünce bu işe el atmış. Sendikalı çalışanların aldığı cazip maaşlar, ortalama bir SGK emeklisinin neredeyse 10 katı tazminatlar.. Şimdi bu personelin 'yüzbinlerce liralık tazminatları da verilerek' emekli olmaları isteniyor. Sendika (TGS) basın bildirisi yayınlıyor, emeklilik baskısı var diye... AA'nın bağlı olduğu Başbakan Yard. Bülent Arınç '15 yıl sendika avukatlığı yaptım, böyle şey görmedim' diyor. Biz de bordrolu SGK'lı çalışanlar olarak böyle tazminatlar duymamıştık. Pardon, generallerin emekli ikramiyelerini duyana dek.. Kendiniz düşün Dün UEFA'nın Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligine katılmamasını ihtar eden mektubu yayınlandı. Artık UEFA'ya da 'Fenerbahçe düşmanları' girmiştir. Ben ise kulüp yönetiminin 'bizi ligden düşürün' dilekçesine takıldım. Nasreddin Hoca'nın eşekten düştükten sonra 'düşmeseydim inecektim zaten' fıkrası geldi aklıma... Eğer FB gerçekten bir alt lige düşürülmek istiyorsa, bunu dilekçe filan vermeden, federasyon kapılarında beyanatlara gerek kalmadan da yapabilir. Lig başladığında sahaya birkaç maç üst üste çıkmaz, küme düşer. Maksat 'gerçekten' küme düşmek ise, bir çare bulunur yani...