Aşağıdan yukarıya anayasa Sivil ve Demokratik Anayasa Sempozyumu-Ankara

A -
A +

"Herkesin kendi inanç ve aidiyetini "kendi kelimeleriyle" konuşabildiği bir ülke"... Sempozyum konuşmacılarından Hilal Kaplan'a ait bir ifade... Müesses nizamın hoşuna gitmeyen konularda sözü olan herkes bu hissi bilir. Konuşmadan yutkunmak ve kelimeleri ayıklayarak konuşmak... İfade hürriyetinin olmadığının yalın ve çarpıcı bir gerçeğidir bu... HHH Demokrasi, ona ihtiyacı olanların talep ve mücadelesiyle elde edilince kalıcı oluyor. Anayasa da öyle... Aksi halde, yönetici elit halkı terbiye eden, kontrol altında tutan kuralları alt alta dizip işte anayasanız bu diyor... Kendisini sahip, ülke ve milleti de kendine ait memalik olarak konumlandırıyor. Ülkesi ve milleti ile bölünmez bütün olan Türkiye Cumhuriyeti ifadesinde bu sahip-mülk ilişkisi bariz biçimde görülür. *** Yeni bir anayasa bu ülkede zor iş... Ama bu zoru göze almak lazım... Mevcut anayasanın boğucu ortamında özgürlüklerin genişlemesi, demokrasinin gelişmesi mümkün olamıyor. Bunu hep birlikte görüyor, yaşıyoruz. Başörtüsü yasasının, Meclis'ten 411 oyla çıktıktan sonra anayasa duvarına çarpıp nasıl tuzla buz olduğunu hatırlıyorsunuzdur. O halde... Yeni bir anayasa için sadece o zaman hükümet yapsın demeden... Toplumun da talebini ortaya koyması lazım... İster STK, ister birey; bu ülkenin yurttaşı olan ve mevcut deli gömleğiyle özgürlük alanlarının genişleyemeyeceğini gören herkes bunu fark etmeli... Mesela, Anayasa'nın, yönetici elitin koyduğu kurallar ve sınırlar manzumesi değil, hak temelli bir toplumsal sözleşme olduğunu hatırlayarak ve çevrenize anlatarak başlayabilirsiniz. Mesela toplumun bireylerden oluştuğuna, bireyin hak ve özgürlüklerini koruyan bir anayasanın hepimizin elzem ihtiyacı olduğuna önce kendinizi, sonra etrafınızı ikna edebilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.