Konut üretimi ve finansmanında Türkiye henüz yolun başında. Dün katıldığım, Barclays Capital sponsorluğunda düzenlenen bir konferansta hem umutlandım, hem de hayıflandım. Türkiye, büyüyen, genç ve kalabalık nüfusa, hızlı kentleşmeye ve dünyanın en büyük 18. ekonomisine sahip. Konut üretiminde de finansmanında da devasa bir pazar olması gereken bir ülke. Ama gelin görün ki, ne sağlıklı konut üretiminde, ne de finansmanında bir yere gidememişiz. İspanya ile Türkiye, sürekli karşılaştırılan iki ülkedir. 25 yıl önce iktisadi seviyeleri aynı olan ama bugün aralarında birkaç kat fark olan iki ülke. İspanya, konut finansmanında da almış yürümüş: Ülkedeki ipotekli finansman tahvillerinin tutarı tam 123 milyar euro. Bizim bir yıldır türküsünü çığırdığımız ama henüz kanunlaşmasını bile başaramadığımız "mortgage sistemi"nin ürettiği yatırım hacmi bu... Hayıflanmakta haksız mıyım? Faiz ve istikrar Gelelim umutlandığım kısıma... Türkiye'nin giderek daha istikrarlı ve sağlıklı hale gelen ekonomisi, uzun vadeli konut finansmanına yönelik yatırımcı ilgisini de çekiyor. Düşük enflasyon, düşük faiz ve yüksek istikrar, uzun vadeli konut finansmanının (mortgage) olmazsa olmazları. Kim ne derse desin, hükümetin ekonomik başarısı ve istikrara yönelik samimiyeti, uzun vadeli yatırım için gerekli altyapıyı sunmaya başladı. Bu sebepledir ki, daha önce esamisi okunmayan yatırım enstrümanları ile, bunlara yatırım yapan ve Türkiye'nin yerini haritada bile zor bulanlar, şimdi bu ülkeye yatırım arayışındalar. Onlar Türkiye'nin gelişiminden etkilendiklerini söylüyor ve yatırıma yönelik iştahlarını saklamıyorlar. Sadece Avrupa'da, ipoteğe dayalı tahvile yatırılan miktar 1,4 trilyon euro. Türkiye'nin toplam dış borcunun neredeyse 15 katı. Biz kendi zihnimize çizdiğimiz bariyerleri aşabilsek, olmadık komplo teorileri ile kendi ufkumuzu daraltmasak bu ülkenin önündeki fırsatları algılayabileceğiz ama... Ah şu eski algı ve düşünce kalıplarından bir kurtulsak!