"Merkez Bankası, piyasaya likidite vermek için bankalardan hazine bonosu alacak." İlk okumada "güzel, demek ki para bollaşacak" denilebilir. Lakin, arka plana bakmakta fayda var. Şu anda bono faizleri tarihî diplerde... Özellikle iskontolu kağıtların üzerinde cazip kârlar duruyor. MB'nin bu bonoları alması, bankaların güzel kârlar yazması demek... Son dönemde, bono faizlerindeki yükseliş, MB faizi ile piyasa faizi arasındaki makası açmıştı. Piyasa yapıcısı bankaların Hazine ile restleşmeleri ve 2010 bütçesindeki 57 milyarlık açığın finanmanıyla ilgili spekülasyonlar bir araya gelince... Yine mi eski taktikler sorusu ister istemez akıllara geliyor. *** Yıllarca bankaların en büyük kredi müşterisi devlet idi. İyi faizler aldılar, kârlar yazdılar. Son dönemdeki hızlı faiz indirimleri de bu kârları katladı. Şimdi faiz indiriminin sonuna gelindi. Bankalar, bilançolarını "bono kârlarından başka" araçlarla takviye etmek zorundalar... MB piyasaya likidite vereceğim diye bankalara kâr transfer etmemeli... Piyasanın darlığı likiditeden değil... Bankaların şirketlere kredi vermekteki çekingenliklerinden kaynaklanıyor. Özellikle yabancı sermayeli bankalar, kendi ülkelerinde yaşadıkları korkuyla, buradaki iştiraklerine fren yaptırıyorlar. Haliyle reel sektör de krediye ulaşmakta zorlanıyor. Merkez Bankası para politikasını finansal önceliklere göre değil, reel ihtiyaçlara göre yürütse keşke... 34 PKK'lı! K.Irak'tan eve dönen 34 PKK'lı tutuklansın! Kamu-Sen bu taleple mahkemeye başvurmuş. Dönenlerin 8'i PKK'lı ama diğerleri Türkiye'den mecburen göç edenler... Üstelik 4'ü bebek... Abartılı nümayişlerin tetiklediği tepkiyi anlamak mümkün... Ama bebekleri bile terörist gibi gören bu nefret dilinden kurtulmalıyız. Hüsnü Mahalli TRT'deki Medya Müfettişi programında "bebeğe terörist diyerek barış gelmez" diyordu. Çok doğru...