Türkiye'nin sosyal güvenlik sisteminden ne zaman bahis açılsa, aklıma başlıktaki deyim gelir. Her sene 20 milyar dolardan fazla açık veren bir sistemin adının "sosyal güvenlik" olması da ayrı bir çelişki ya, neyse... Bilhassa Türkiye'nin berbat yönetildiği 90'lı yıllarda, halka şirin görünmek için çıkarılan erken emeklilik yasaları, herkese iki anahtar ütopyaları, yeşil kart sahtecilikleri ile, bu ülke insanının gelecek güvencesi olması gereken sosyal güvenlik kurumlarını kevgire döndürdü. Gelinen nokta çok aşikar: Prim üretiminden fazla maaş ve sağlık gideri olan SSK, fiilen çökmüş durumda Bağ-Kur, ölü yüzüne makyaj kabilinden canlı gösterilen Emekli Sandığı. Kusura bakmayın, kimsenin aksini iddia edecek durumu da yok. Her sene verilen 20 milyar dolar açık nereden karşılanıyor? Bütçeden. Yani, sizin, benim, işçinin, esnafın, tüccarın verdiği vergilerden. Maliye Bakanlığı, Faiz Dışı Fazla hedefini tutturacağım diye göbeğini çatlatıyor. Diğer yanda ise bir o kadar para bütçeden kayıp gidiyor. Üstelik bir yatırım veya istihdama dönüşmeden... Sadece geçmişin popülist politikacılarının günahlarının ceremesini ödemek için. Üç buçuk yıl Şimdi Meclis'te Sosyal Güvenlik Yasası görüşülmeye başlanıyor. Hani IMF'sinden AB'sine herkesin beklediği yasa. Hazırlıkları üç buçuk yıl süren yasa... Eğer TBMM'den geçerse, 2007'den itibaren uygulamaya başlanacak. Etkisi hemen görülmese bile, devasa açığın önü alınmış olacak. 2030'a kadar da bu açık belki kapanacak veya çok azalacak. Geçen her gün, ay, yıl bu ülkenin geleceğinin biraz daha ipotek altına girmesi demek. Şunu unutmayalım: Senede 20 milyar dolar açıkla, üstelik her sene biraz daha büyüyen bir açıkla ne sosyal güvenlik sistemi olur, ne emeklilik. Yani bugün işçi, memur olanlar, gelecek yıllarda emekli olup maaş almak istiyorlarsa, bu reform yasasının bir an evvel Meclis'ten çıkmasını dilemeliler. Lafı evirip çevirmeye hiç gerek yok: Sosyal Güvenlik Sistemi bugün için fiilen iflas etmiştir. Yeni yasa, iflas eden bu sistemin orta vadede kendini onarıp ayağa kalkmasını sağlayacak. Mevcut yapı devam edecek ise, çekelim kuyruğundan gitsin demekten başka çare yok.