Finans piyasaları böyledir: Çarşı bir kere karıştı mı, tekrar sükunet bulması bir hayli zaman alır. Üstelik, küresel ekonomide bilgi akışı o kadar süratli ve fazla ki, piyasa oyuncuları neyin ne olduğunu anlamak için beyinlerini azami kapasitede çalıştırmak zorundalar. Yatırımcılar, analistler, yöneticiler "bilgi manyağı" haline gelmiş durumdalar. Geçen hafta piyasanın en büyüklerinden bir aracı kurumun yöneticisi olan bir arkadaşıma uğradım. Gözü ekranda, kulağı TV'de, İngiliz borsasında işlem gören birkaç bankanın altı aylık kâr rakamlarının açıklanmasını bekliyordu. "Neden?" diye sordum. Öyle ya, bu bankaların kârından Türk yatırımcısına ne! Arkadaşım izah etti: "Eğer o bankaların kârı beklentilerin altında ise, son mortgage krizinden zarar gördükleri manasına geliyor; öyle ise gizlenen zarar daha büyük, yani kriz derinleşebilir". Bu anekdot, bilginin ve piyasaların nasıl içiçe geçtiğini anlatan bir misal. Huzur Önümüzdeki birkaç aylık periyodun mottosu şu olabilir: Para çok, huzur yok. Zira, petrol fiyatı ve dünyadaki büyüme sebebiyle likidite bolluğu devam ediyor; likidite, mal piyasalarında fiyatlar yüksek seyrettikçe azalmaz. Lakin, diğer yandan da dünyada mortgage kaynaklı borçlanma krizi var. Ve koca bankalar likidite bulamadıkları için sallanabiliyorlar (İngiltere-Northern Rock örneği). Piyasa oyuncularının kafası karışık. Hangi bilgiyi nereye koyup hangi bilgiye göre yön tayini yapacaklarını bilemiyorlar. FED faizi indirdiği için seviniyorlar ama "ya stagflasyon olursa?" diye kâbuslar da görüyorlar. "ABD kaynaklı bir global kriz olmaz" diye bir kabul var dünyada. Belki kriz olmayacak ama, "belirsizliğin belirleyici olduğu" bir dönemden geçiyoruz. Amerika'da durum netleşmeden piyasaların zihni berraklaşmaz. Bunu bilmekte fayda var.