Piyasalara akan verilerin kimi tedirgin edici, kimi umut verici... Sanayi üretimi artıyor diye seviniyoruz, artan bütçe açığı keyfimizi kaçırıyor. Oluşacak açığın iç borçla kapatılma zorunluluğundan tedirgin oluyoruz, azalan cari açık, ödemeler dengesi yönünden umutlarımızı artırıyor. Borsa ve dövizdeki abartılı hareketleri saymıyorum bile... Hasılı kelam, zihinlerimiz bir türlü berraklaşamıyor. Hükümet IMF anlaşmasına galiba ihtiyaç hissetmeyecek diye düşünürken, hükümet sözcüsü eylüle kadar IMF ile anlaşmaktan bahsediyor. Lakin ekonominin dümenindekilerden bizleri tatmin eden kapsamlı ve izah edici açıklamaları uzunca bir süredir dinleyemiyoruz. *** Tamam, hepimizin gündemi Ergenekon'la, Kürt açılımıyla ve etrafındaki gulguleyle çok meşgul belki... Ancak unutulmaması gereken bir husus var: Hepimizin hayatını doğrudan etkileyecek, yani gün bitiminde son sözü söyleyecek olan ekonominin istikameti olacak. Ergenekon'un bitirilmesi ve Kürt meselesinin çözülmesi, uzun vadede bütün ülke için hayati önemde; bunun aksini söylemek aymazlık olur. Lakin, üretim, büyüme, kamu maliyesi bugünün konusu... Ve üreten, çalışan, ticaret yapan, aile geçindiren herkes birkaç ay sonrası bugünden daha iyi mi olacak, yoksa sıkıntılar artacak mı, bilmek istiyor. *** Yeni hükümet düzeninde Ali Babacan, ekonominin koordinatör bakanı oldu. Babacan, piyasanın itimat ettiği, söyleyeceklerine önem verdiği bir isim... Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun toplantılarının yapıldığına dair kısa basın bültenlerinin dışında, yeni teşvik paketinden ticaret yasa taslağının durumuna, IMF anlaşmasından bütçe açığının durumuna kadar birçok hususta basına, piyasaya yönelik bilgilendirme toplantılarına cidden ihtiyaç var. IMF ile eylüle kadar anlaşma yapılması ihtimalini Cemil Çiçek yerine Ali Babacan'dan duymak daha makul olmaz mı sizce?