Cumartesi akşamı TRT'de Kılıçdaroğlu'nu izlerken -biraz da dehşetle- şunu hissettim: Ekranda 'Demirel'in düşünce ve ifade biçimiyle konuşan' bir siyasetçi var. Üsluptan bahsetmiyorum; laf ebeliği veya komiklik de değil kastettiğim. Mugalata ve söz kurnazlığından bahsediyorum. 'Dürüst siyasetçi dün söylediğinden bugün vazgeçmez, bir yerde öyle, başka yerde böyle konuşmaz' dedi mesela... Söz doğru; ama bunu söyleyen Kılıçdaroğlu olunca çarpıtılmış doğru olmuyor mu? Genel Başkan seçildiğinden beri söylem ve tutarlılık performansını düşünün, şaşkınlığımın sebebini anlarsınız. Doğru bir söz, söyleyen kişinin ağzında yıpratıcı bir çarpıtmaya dönebiliyor. Nükleer santralden CHP'li belediyelere, SSK'dan özerkliğe kadar birçok konuda, dinledikçe sarsıldığım bir mugalata silsilesi... Bir insan tümüyle yalan veya doğru söyleyebilir; hatalı veya yanlış olabilir. Lakin doğru ile yanlışın, çarpıtma ile gerçeğin 'bilinçli bir kurgu ile' ve pervasızca karıştırıldığı konuşmalar ise kanaatimce zehirlidir. Bu ülke Demirel'in siyaset tarzından ve demagojiden dolayı yıllarca zehirlendi. Birincisi elini siyasetten -hâlâ- çekmemişken, ikincisinin ortaya çıkması üzücü... Sözleşmelilerin sosyal medya başarısı Cuma günü Resmî Gazete'de yayınlanan bir düzenleme, yüz binlerce kamuda çalışan sözleşmeliyi 'mutlu insanlar' hâline getirdi. Bir türlü halledilemeyen 'kadroya geçmeleri'ni sağlayan bu düzenlemede, fark edilmeyen bir etki daha var: Sosyal medya gücü.. Sözleşmeliler konusu seçim sürecinin gündeminde yoktu aslında... TGRT'de yayınlanan ve Genel Yayın Yönetmenimiz Nuh Albayrak ile TGRT Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın AK Parti Samsun milletvekili Suat Kılıç'ı konuk ettiği 'Seçime Doğru' programında Nuh Bey sözleşmeliler konusunda bir soru gündeme getirdi. Akabinde sosyal mesajdan Nuh Bey'e ve ekibine sözleşmelilerden mesaj yağdı. Nuh Bey de bu konuyu konuk ettikleri her Bakana sordu. Israrlı takip sonuç verdi ve sözleşmelilere kadro imkânı veren düzenleme 'bugünün gündeminde yokken' yapıldı. Sivil toplum, sosyal medya ve konvansiyonel medya 'kavga ve polemik için değil, pozitif etki için' kullanılınca sonuç alınıyormuş demek ki... İtiraf ve rahatlama Türkiye yakın geçmişindeki kirlerle, kötülüklerle, acılarla yüzleşmeye başladı. Acılar konuşulmaya, kötülükler ortaya çıkmaya başladı. Bu kötülükleri yapanlar, alet olanlar, o acıları yaşatanlar da yüzleşecek kendi günahlarıyla... Eski özel harekâtçı ve Susurluk faili Ayhan Çarkın'ın itirafları, bu yüzleşmenin tezahürüdür. Bazıları 'meczup' muamelesi yapsalar da, Çarkın bir başlangıç... Ergenekon da 'emekli yüzbaşılarla' başlamıştı.