'Geri dönmemeleri için tam demokrasi şart.' 28 Şubat zulmünü, o zulmün tam ortasında kalan MÜSİAD'ın genel sekreteri olarak yaşamış Ömer Bolat'tan aldım bu cümleyi... Gazetemizde dün başlayan, Ekonomi Müdürümüz Adil Küçük'ün kaleminden 28 Şubat'ın ekonomik mağdularını konu alan yazı dizisinin ilk konuğu idi Bolat... Anlattıkları bugün yüzde 50'nin gücü ve alternatifsizliğin rehavetiyle gevşeyen idraklerin canlanması için birebir... Çok değil, 15 yıl önce kurulu düzenin, bütün şiddetiyle dindarların üzerine abandığını unutanlara; Biz 'demokrasi, özgürlükler, sivil anayasa' dedikçe 'yeter kardeşim, amma eleştiriyorsunuz' diyenlere; Biz 'vesayetin bitmesi için demokrasinin kurumsallaşması gerekiyor; hamasi nutuklara değil, özgürlükçü adımlara ihtiyaç var' dedikçe 'vesayet mi kaldı, bak YAŞ'ta Başbakan masanın başında oturuyor artık' diye itiraz edenlere; Ömer Bolat'ın anlattıklarında çok cevaplar var. Takdim yazısında Adil Bey ilginç bir tespit yapmış: Bazı iş adamlarının bu yazı dizisine konuşmaktan çekinmelerinin sebebi 'belki bir gün yine gelirler' tedirginliği imiş. AK Parti'ye dünün vesayetçi mütegallibelerinin bugünkü alkışları değil, dünün vesayet mağdurlarının bugünkü tenkitleri yol göstermeli... Ömer Bolat'ın söyledikleri gibi... >> Süleymaniye'de mekanik cızırtı Süleymaniye Camiindeki ses düzeni ve akustik problemi, İstanbul Müftülüğünü -nihayet- harekete geçirmiş anlaşılan... Caminin her tarafına yayılan yüzlerce hoparlör ve amfiden çıkan ses ve çınlama yüzünden cemaat imamı duyamaz olmuş. Müftülük restorasyon firmasını, firma ses sistemini suçluyormuş. Günaydın muhterem hocalarım! Restorasyondan sonra, 18 Kasım 2010 tarihinde bir yazı yazmıştım. 'Süleymaniye'de mekanik cızırtılar' başlıklı bu yazıda, tam da bu berbat hali anlatmış ve hiç olmazsa selatin camilerinden şu hoparlör gürültüsünü kaldırın demiştim. Tabii lütfedip bir cevap veren çıkmadı; beklemiyordum da... Benzer bir felaket Fatih Camiinde de var. Hoparlör vaveylasıyla deruni sükûneti berhava olan selatin camileri... Eğer Süleymaniye'de restorasyon sırasında akustik bozulmuşsa, o zaman bambaşka bir vahamet var demektir. Ama mesele ses sistemiyse, çıkarın hoparlörleri Süleymaniye'den... Büyük Mimar Sinan'ın, en arkadaki cemaatin dahi imamı duyabileceği biçimde yaptığı, bugün bile mimarlara ilham olan akustiğe güvenin. Mimar Sinan'a saygınızı inanın daha çok göstermiş olursunuz. 20 ay önce yazdığım cümle ile bitireyim müsaadenizle: Bu mükemmel ses ve sükûnet uyumunu, hoparlörlerin çınlayan bağırtıları ile ve ziyaretçilerin çıkardıkları gürültüyle bozmaya kimin hakkı var?