Dün Türkiye'de para ile uğraşan, üç beş kuruş yatırımı olan herkesin haleti ruhiyesi başlıktaki gibiydi. Felaket senaryoları ortalıkta uçuşuyor, "ben dememiş miydim"ciler gerinerek dolaşıyorlardı. ABD'nin ekonomisinde istenen düzelmenin bir türlü sağlanamaması ve buna bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerdeki yabancı portföylerinin hareketlenmesi, haliyle Türkiye'yi de etkiliyor. Birkaç günden beri dövizde ve faizde yaşanan kısmi yükseliş ve borsadaki düşüş, temelde bu hareketlenme ile ilgili. Çok kısa vadeli pozisyonlar taşıyan risk (hedge) fonları ve benzeri portföyler satış yapıyor ve parasını alıp gidiyor. Birkaç milyar dolarla sınırlı bu hareket, bizimkilerde ise panik yapıyor. "Yahu bir dakika, makro dengelerde bir problem yok, bakın Faiz Dışı Fazla hedefinin dörtte biri ilk iki ayda tutturuldu, bütçe gerçekleşmeleri çok iyi gidiyor" demeye kalmadan kriz "zihinlerde" patlayıveriyor (!). Nezle-grip Dün birçok yabancı fon yöneticisine sordum: Ne oluyor?. "Birşey olduğu yok, birileri satıyor, birileri alıyor" dediler. Amerika'nın iktisadi durumu herkesi tedirgin etmekte... Son 15 yıl boyunca dünyadaki ekonomik gelişimin motoru olan süper güç öksürdükçe, bizim ateşimiz yükseliyor, boğazımız ağrıyor. Küresel piyasalarda haleti ruhiyeler bazen ani değişiklik gösterir. O zamanlarda, tüm gelişmekte olan ülkelerdeki yatırım araçları etkilenir bundan. Sonra sular biraz durulduğunda, her ülkenin yatırım hikayesi ön plana çıkar ve tercihler buna göre şekillenir. Türkiye, eğer mali disiplininden şaşmaz ve enflasyonunu düşürmeye devam ederse, hikayesinin cazibesi de devam eder. Toz duman kalktığında da yüzler tekrar yönelmeye başlar bu ülkeye. Gerilmeye gerek yok. Bu tür dalgalanmalar, hükümet kanadında da, biraz bozulan senkronun düzelmesine yarar belki; ne dersiniz?