Biz neye itiraz ediyorduk?

Kurulu düzen derken, vesayet derken, bürokratik oligarşi derken, mütegallibe derken, eleştirdiğimiz ne idi? Rejimin bekası, devletin bölünmez bütünlüğü, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan zaman, iç ve dış düşmanlar, işbirlikçi hainler klişelerine neden reaksiyon duyuyorduk? Başbakan Erdoğan hükümetin ilk yıllarında 'biz bu ülkenin zencileriydik' derken neyi kastediyordu? 'Ötekileştirmek' tabirine hangi eleştirel manayı yüklüyorduk? Ve bütün bunlara neden, hangi maksatla ve neye ulaşmak için itiraz ediyor, karşı çıkıyorduk? AK Parti'yi sessizlerin sesi, ötekileştirilenlerin ve müesses nizamın 'makbul olmayan' yurttaşlarının temsilcisi yapan o güçlü itiraz ne idi? Her iki Kürt'ten birinin oyunu AK Parti'ye hangi umut ve beklentiler verdirmişti? Bazen gecenin tenhasında, sabahın sükûnetinde otururken zihnime dolan soruları paylaşayım dedim. Bu sorulardan çok daha analitik, sosyolojik, antropolojik vs. soruları bu işlerle ilgilenen uzmanlar, danışmanlar filan soruyorlar ve cevaplarını tahlil ediyorlardır mutlaka... Soruyorlardır, değil mi? > Kalpak Muharip gaziler cemiyeti başkanı, Başbakan Erdoğan'a kalpak giydirmiş. Fotoğraflarını görmüşsünüzdür. Twitter'daki 'Genç Kemalistler' coşmuşlar tabii. Ama negatif manada... Kalpak öyle değil böyle taşınır diye yüzlerle, binlerle M. Kemal fotoğraflarını paylaşıp duruyorlardı. Kalpak Kemalist ulusalcıların remzidir desek yeridir. Cumhuriyet mitinglerinde kalpaklı M.Kemal fotoğraflarını hatırlarsınız. Kadıköy, Etiler gibi 'kale'lerdeki evlerde 365 gün balkona asılı, kalpaklı Atatürk tasviriyle 'kombinlenmiş' binlerce bayrak görürsünüz. Neredeyse kutsal simge muamelesi yaptıkları kalpağı, 'ölesiye nefret ettikleri ve hep edecekleri' Başbakan'ın başında görünce 'Çılgın Türk' kıvamına gelmişler sizin anlayacağınız... Ben bu yazıyı yazarken twitter'da tozu dumana katmaya devam ediyorlardı.