Enflasyonu mu düşürelim, ekonomiyi mi büyütelim ? Soruyu böyle sorunca, sanki birisi olunca diğeri olmazmış gibi bir mana çıkıyor. Şu anda ekonomi çevrelerinde de bu konu tartışılıyor. Hükümet bir yandan ekonomiyi büyütmek ve halkı bir nebze rahatlatmak için enflasyon hedefinden sapılabilir intibaı veriyor, diğer taraftan da "enflasyonu düşürmek öncelikli hedefimiz" diyerek çelişkili bir tablonun doğmasına zemin hazırlıyor. Merkez Bankası Başkanı da, yaptığı açıklamada, mevcut istikrar programının hedeflerinden ve sıkı para politikasından sapılmaması gerektiğini çok net olarak ifade edince kafalar karışıyor. Gerçekten büyümek için enflasyonun biraz yükselmesine razı mı olmalıyız ? Hükümetin Önceliği Büyüme Önceliğin ekonomik büyüme ve sosyal politikaların geliştirilmesine verilmesi yerinde bir karar. İşsizliğin arttığı, geçim sıkıntısının had safhaya vardığı bir yerde aksi yönde bir tavır zaten sonuç vermeyecektir. Büyüme'nin enflasyonu tetikleyici bir şekilde sağlanması, yani para arzını genişleterek enflasyonist bir ortamda tüketim ve üretimi artırma çabası ise, kısa vadede geçici ferahlama sağlasa bile, ekonomiyi içten çürüten enflasyon belasına yeniden duçar olmak demek. Bunun tahripkar etkilerini ise artık herkes biliyor. Mevcut istikrar programının, enflasyonu düşürmeyi ve faiz dışı fazla hedefiyle bütçeyi kontrolde tutarak fiyat istikrarını korumayı hedefleyen uygulamalarını yeni hükümetin dikkate alması yerinde olacaktır. "Nasılsa ekonomi büyüyor, birazcık enflasyon olsa ne olur"' tezinin orta vadedeki sonuçlarını milletçe çok acı biçimde öğrendik ve öğrenmeye de devam ediyoruz. O halde enflasyondan kurtulmadan sağlanacak büyümenin, henüz sağlanmaya başlayan fiyat istikrarını ve borçlanma maliyetlerindeki düşüşü menfi yönde ve bir daha da dikiş tutmaz bir halde etkileyeceğini artık anlamamız gerekir diye düşünüyorum. Ekonomik Büyüme ile Enflasyon Kardeş mi ? Piyasada yanlış bir kanaat var. Ekonomik büyüme istiyorsak enflasyonun yükselmesine razı olmalıyız diye düşünülüyor. Halbuki bu yargı eksik ve hatalıdır. Evet, piyasaya para pompalayarak, yani parasal genişleme sağlayarak büyüme sağlanır ama enflasyon da azdırılmış olur. Bu aldatıcı bir büyümedir, çünkü katma değer sağlayarak değil, kaydi para oluşturarak büyüme artırılmış olur. Enflasyonun artışı sermaye maliyetini ve reel faizleri de artıracağı için bir müddet sonra çark tersine dönmeye başlar. Bunun örneklerini çok yakın geçmişte yaşadık. Öyleyse yapılması gereken, sıkı para politikasından ve enflasyon mücadelesinden taviz vermeyerek reel faizleri düşürmek, böylelikle sermaye maliyetini aşağıya çekip, büyümeyi gerçek rakamlarla sağlamak olmalıdır. Sürdürülebilir büyüme denen şey de budur. Nitekim Türkiye ekonomisi, 2002 başından itibaren, mevcut enflasyonla mücadele ve sıkı para politikası içinde büyüme oranlarını artırmaya başlamıştır. Enflasyonla büyümek göz boyamaktır Bazı ekonomi çevreleri "büyümek için biraz enflasyon gerekir" derken, kolaycılığa kaçmaktalar. Bilirsiniz, kışın bitimine yakın yalancı bahar olur, bazı ağaçlar güneşe aldanıp çiçek açarlar, sonra gelen soğuklar ise bu ağaçları kavurur, meyve veremez hale getirir. Enflasyonist büyüme de yalancı bahar gibidir. Eğer yıllardır bizi içten içe çürüten enflasyon belasından kurtulmak istiyorsak, fiyat istikrarını sağlamayı amaçlayan mevcut para politikasını sürdürmek gerekir. Böylece üretim araçları zamanla gerçek sermaye maliyetleri ile dönmeye başlar, "kalıcı ve sürdürülebilir" büyüme sağlanarak ekonomik refahın yaygınlaşması sağlanabilir. Yıllardır enflasyon olmadan büyüyen gelişmiş ülkelerin ekonomileri buna en güzel örnektir. Büyümek için enflasyona göz yumulmasını savunanlara, yıllardır bozulan gelir dağılımını ve türedi "enflasyon zenginlerini" bu ülkeye armağan eden temel etkenin ne olduğunu düşünmelerini tavsiye ederim.