Başlıktaki ifade Garanti Bankası Genel Müdürü'ne ait. Kredi kartlarına getirilen düzenleyici yasadaki bazı hükümleri yorumlarken, "kredi ve risk bizim işimiz, kanunla faiz ve limit belirlemeye gerek yok" diyordu. Türkiye'de serbest piyasa şartları var, değil mi? Devlet müdahale edici ve yönlendirici değil, düzenleyici ve denetleyici rolünde olmalı. Esasen 2001 krizinden sonra,özellikle finans sektöründe, devlet müdahaleci değil düzenleyici olmaya başladı. Ama siyasetin doğasında olan popülizm, bazen su yüzüne çıkıyor. Kredi kartlarında gelinen durum biraz popülizmi çağrıştırıyor. Tasarıya göre, çerçeveyi çizmesi gereken yasa, borçlu ile alacaklı arasında imzalanmış akde doğrudan müdahale edip faizi ve ödemeyi belirliyor. Problemli kredi kartları ile ilgili düzenlemeden bahsediyorum. Ekonomik akla da, sağlıklı piyasa işleyişine de aykırı bir durum var ortada. Aslında bir gazete yazarı olarak riskli sularda yüzdüğümü biliyorum. Öyle ya, "kredi kartı mağdurlarına el uzatın" diye yazıp alkış almak varken, "ödemesini geciktirenleri kurtaracak düzenleme popülizmdir" diyerek öfke dolu birçok maile davetiye hazırlıyorum. Hesap kitap Şimdi aklı selimle düşünelim. Türkiye'de 15 milyon kart sahibi var. Temerrüde düşenler ise 200 bin kişi. Kurtarılmaya çalışılanlar da bu kişiler. Kredi kartı bir ödeme aracıdır. Kart limiti de esasen kredinin değil, o kartla yapılabilecek harcamanın sınırını belirler. Bir kişi, kredi kartı limiti aylık gelirinin birkaç kat üstünde bile olsa, harcama yaparken kartının değil gelirinin limitini düşünmelidir, değil mi? Üstelik, kartların son ödeme tarihlerinden sonraya bırakılacak borcun, yüksek faizle kredilendirileceği de biliniyor. Yani kart limitinin kişiye ait bir para değil, -yüksek faizle- verilen bir borç olduğu aşikar. Bu şartlar kredi kartı alan herkesin malumu. O halde, tüm bu şartlara rağmen, tüketim arzusunu dizginleyemediği için, hesabını tutamadığı için, ipin ucunu kaçıran 200 bin kişiye kolaylık sağlamak, hesabına, ödemesine sadık, ayağını yorganına göre uzatan diğer taraftaki milyonlarca kart sahibine haksızlık değil mi? Daha genel ifade ile, ödemeyenlere böyle müsamahalar gösterildikçe, ödeyenler kendilerini nasıl hissediyorlar acaba?