Veya şöyle soralım: Bir borcu kim affedebilir? Ancak ve yalnız o borcun alacaklısı, değil mi? Hakkından feragat sadece hak sahibinin iradesindedir. Peki devlet borç silebilir mi? Kendi alacağıysa, evet. Tabii adalet ve eşit muamele ilkesini de gözeterek. Gelin görün ki, kredi kartı yasası, devletin dışındaki iki taraf arasındaki bir akde dayanan borcu, alacaklının rızası ve iradesi dışında değiştiriyor. Yani devlet, taraf olmadığı bir anlaşmaya müdahil oluyor. Kredi kartı nedir? Bankaların müşterilerine sunduğu bir ödeme aracı. Yani bir ürün. Bedeli olan, alım ve kullanım şartları olan bir ürün. Üstelik alınması, kullanılması mecburi olmayan, temel ihtiyaç olarak addedilmeyen, tercihen ve iradeye bağlı kullanılan bir ürün. 15 milyonu aşkın insan kullanıyor bu ödeme aracını. Yani yanında para taşımak veya taksitli alışverişte senet imzalamak yerine ödemelerini kartla yapıyor; ödeme vadesinde de harcadığı tutarı ödüyor veya faiz oranını bilerek kredilendiriyor. 15 milyonluk bu kitlenin içinde yaklaşık 200 bin kişi ise kart ile yaptığı harcamaları vadesinde ödemediği, kredili kısmı da ödememeye devam ettiği için sorunlu vaziyette. Kart mağduru denilenler bu kişiler. Senetli borç Devlet, getirdiği düzenleme ile bu kişilerin faizlerini düşürüyor ve borcu vadelendiriyor. Diğer bir ifade ile, alacaklısı olmadığı bir borcu, alacaklısının rızası olmadan vadelendiriyor. O halde, kartezyen mantıkla düşünürsek, piyasadan taksitle alışveriş yapmış ama kredi kartı ile değil de senet imzalayarak borçlanmış vatandaşlar da, eğer ödeme aczine düşerlerse, borçları ve faizleri devlet eliyle yapılandırılsın. Öyle ya, ikisi de taksitli alışveriş. Eğer onlar kart mağduru ise, bunlara da senet mağduru denilsin. Senet mağdurları da kurtarılsın! Tabii ki böyle bir şey ticarete de serbest piyasaya da uymaz. Lakin, aklı selim ile düşünelim; kredi kartı borcu ile senetli bir borç arasında ne fark var ki? Popülist olmak, duygularla hareket etmek, 15 milyonluk bir kitlenin içindeki marjinal unsurları cımbızla şekip "halkın damarına girmek" belki müşteri buluyor. Ama şunu da bilelim ki bu tür uygulamalar serbest rekabetin de serbest ticaretin de hayrına olmuyor. Tamam, düzenleme popülizmin gerektirdiği biçimde çıktı; borç 18 aya bölündü. Bakalım 18 ay sonra ödeyemeyenlerin -yani "kart mağdurlarının"- sayısı azalacak mı artacak mı... Bekleyelim ve görelim.