Türkiye'de piyasa ekonomisinin gelişmesinde ve ekonominin devlet güdümünden kurtulmasında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın hayati rolünü herhalde kimse inkâr edemez. Sermaye fakiri olan ama yatırım ve istihdam için sermayeye "hava-su gibi" ihtiyaç duyan bir ülkede yaşıyoruz. Yani sermaye piyasalarına "gözümüz gibi" ihtimam göstermeliyiz. Bugün için sermaye piyasası demek -henüz emekleyen VOB'u saymazsak- İMKB demek... 1985'te, rahmetli Özal'ın vizyonerliğiyle kurulan ve -bir sürü kamusal ayak bağına rağmen- gözalıcı biçimde büyüyen, küresel sisteme "bileğinin hakkıyla" entegre olan, tekniğiyle, hacmiyle, etkinliğiyle en müşkülpesent yabancı yatırımcıyı bile "çekmesini bilen" bir borsamız var. Çok daha fazla gelişebilecek potansiyele, dinamizme sahip... En önemlisi, vizyonu geniş, "içeriden" bir başkana sahip... İMKB Başkanı Hüseyin Erkan "rekabet edebilmek için hızlı karar alabilmeliyiz" diyor ama... "Deve mi kuş mu?" İMKB'nin özelleştirilmesinin hukuki statüsünün tartışıldığı İstanbul Üniversitesi'ndeki toplantıda yapılan konuşmalar, Türkiye'nin ilk ve tek menkul kıymetler borsasının hukuki statüsünden özlük haklarına kadar nasıl bir karmaşa içine sokulduğunu göstermesi bakımından ilgi çekici idi. Sektörün içinden gelen ve piyasa tarafından da çok sevilen bir başkan olarak Hüseyin Erkan, rekabetçi olmak ve büyümek için İMKB'nin kamusal tarifinin net biçimde yapılmasının şart olduğuna vurgu yaptı konuşmasında... Özelleştirme, bu bürokratik sarmaldan çıkmak için bir alternatif... Devletin "kamu kuruluşu muamelesi yaptığı" İMKB, aslında devlet bütçesinden bir kuruş bile destek almayan, hatta faaliyetlerinden sağladığı gelirden kamuya 1 milyar dolar kaynak aktarmış bir kurum... Gordion düğümü İ.Ü. Hukuk Fakültesi'nin düzenlediği toplantıda dinlediklerimle, İMKB'nin hukuki tarifinin ve idari mekanizmalarının, devlet eliyle nasıl "kördüğüm" haline getirildiğini gördüm. Bir tarafta küresel rekabetin göbeğinde, hızlı karar almak, yatırım yapmak, büyümek için çabalayan ve "dünyanın farkında olan" İMKB yönetimi, diğer tarafta "dünyaya sırtını dönüp" İMKB'ye "KİT muamelesi" yapan devlet... Bu kronik düğümü çözmek için "İskender'in kılıcı" gibi radikal bir hareket gerekiyor. İMKB'nin özelleşmesi, bu düğümü çözecek "yegane kılıç" olacak herhalde...