Borsanın potansiyeli

Ekonomik tariflere kavramsal olarak en çok uyan yatırım aracı borsadır. Ancak bilhassa Türkiye'de, "spekülatif bir oyuncak" haline getirildiği ve insanların "havadan zengin olma" hayalinin aracı olduğu için, yatırım tarifleri içinde kendine çok az yer buldu. Oysa, bir ülke ekonomisindeki performansı ve değişimi -her iki yönde de en berrak gösterebilecek ölçek borsadır. Hisse senetlerinin temsil ettiği şirketler, ekonominin birebir örnekleridir zira. Son aylarda hisse senetlerindeki artışlar, geçmişte canı yandığı için borsa kelimesinin yanına bile uğramayan "hakiki yatırımcıların" dikkatlerini çekmeye başladı. Ama herkesin içinde bir ikircik de yok değil. "Acaba yine ters köşeye mi yatırılacağız?". Belli dinamiklere bakmak lazım bu durumu iyi anlamak için. Önümüzdeki dönemde genel olarak ekonomiyi, ama özellikle de borsayı gözlemlerken, dikkatimizi yoğunlaştıracağımız yer, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci olmalıdır. Radar ekranı Türkiye yıllardır yabancı fonların analizlerinde "gelişmekte olan piyasalar-emerging markets" hanesinde yer alır. Riski yüksek, getiri potansiyeli değişken ülkeler yani. Bu fonların toplam büyüklükleri 150-200 milyar doları geçmez. Halbuki Türkiye, AB üyeliği için bir tarih alırsa, yani süreç, öngörülebilir bir şekle dönüşürse, Türkiye, üye ülkelere ve diğer gelişmiş ülkelere yatırım yapan, çok daha büyük fonların ilgi alanına girecektir. Trilyon dolarlık meblağları yöneten bu fonların "radar ekranına" girmek, Türk borsası ve hisse senetlerini de yatırımın cazibe merkezi haline getirebilir. Bu tür fonların, yatırım yapacakları yerler hakkında uygulama zorunluluğu olan kuralları vardır. Türkiye işte bu kuralların gerektirdiği şartları sağlamaya başlayacaktır, eğer üyelik görüşmeleri başlarsa. 2004 sonunda AB'den tarih alabilmek, hisse senedi yatırımcılarının önündeki en belirleyici beklenti gibi görünüyor. Böyle bir durum, Türkiye'de manivelanın el değiştirmesi, hikayenin yeni baştan yazılması, on yılını yalpalayarak kaybeden bir ülkenin net bir istikamete sahip olması anlamına gelir. Hikayesi değişen bir ülkenin yatırımcı profilinin de değişmesi çok normal değil mi?