Dün patlayan bombalar, ekonomisi iyiye giden, kaybettiği özgüvenini yeniden kazanmaya başlayan Türkiye'nin geleceğine atılmıştır. Bu aşikâr. İdeolojik gerekçelerle kılıflanan,birkaç genç ve beyni yıkanmış militanın yaptığı eylemlerin arka planının ne ölçüde profesyonelce tasarlandığı ortada. Vurulan hedeflere bakınca, bunlarla varılmak istenen sonucu anlamak için uzman, allame falan olmaya da gerek olmadığı anlaşılıyor. Terörün en çabuk görülen ana etkisi "istikrarsızlaştırma"dır. Bir ülkenin kaosa girmesinden, güvensiz hale gelmesinden çıkar umanlar o ülkeyi "terörize"ederler. Bizim konumuz ekonomi. Ne yazık ki, kargaşa ve korku en çok zararı hep ekonomiye vermiştir. Nitekim dün patlamanın ardından piyasada yaşanan panik bunu gösterdi. Merkez Bankası'nın döviz ve TL piyasalarına yönelik hızlı ve kararlı müdahalesi kur ve faizin fırlamasını engelledi. MB'nin hadiseye çok çabuk reaksiyon gösterip piyasanın dizginini birkaç fırsatçı spekülatöre bırakmamasını takdirle karşılamak lazım. Ancak geçici tedbirler bunlar. Eğer Türkiye'ye yönelik tereddütler artar ve güven bunalımı başgösterirse bonolarda satış, dövizde de alışlar hızlanır. Ama şu an böyle bir uzun süreli panik havası görülmüyor. Dik duralım Türkiye son 13 yılın en umut verici ekonomik sürecine girmiş durumda. Enflasyon, faiz, ihracat parametreleri hep daha iyiyi işaret ediyor. Tek parti iktidarının sağladığı güven ve uzun vadeli bakış giderek pekişiyor. Türkiye kendini saran yolsuzluktan kurtuluyor, AB yolunda demokratik, özgür bir ülke haline geliyor. Modern dünya ile entegre olmaya başlıyor. Bu güzel gelişmelerin sürmesi için istikrar ve huzurun kalıcı hale gelmesi lazım. O yüzden moralleri bozmayalım, ekonomiye güvenmeye devam edelim. Ekonomik faktörlerin psikolojik boyutlarını ihmal etmeyelim. Terörün arkasındaki büyük oyunun farkına varalım ama sakın ola içimize kapanmayalım. Zaten bombaların amacı Türkiye'yi tedirgin edip sosyal ve ekonomik gelişimin uzağına itmek. Ak Parti hükümeti,Türkiye'nin AB üyeliğine, ekonomik refaha, gerçek demokrasiye uzaktan el sallamasını istemiyorsa, itidalli ama kararlı bir şekilde hadisenin üzerine gitmesi ve duygularının değil aklı seliminin gereğini yapması lazım.