Bu faiz bizi bozar!

Son günlerde bono faizlerinde iki puana yakın artış oldu farkındaysanız. Halen 2005 enflasyon hedefine göre baktığımızda reel faiz % 14 . Enflasyon geriliyor, bütçe açığı geriliyor, borçlanma oranı geriliyor ama reel faizin belini bir türlü kıramıyoruz. Türkiye'nin en büyük derdidir yüksek faiz. Risk primi diyerek, sabit kur diyerek bu ülkede yıllar yılı yüzde 25-30'un altına indirilmedi reel faizler. Düşünebiliyor musunuz, devlet her yıl enflasyonun 25 puan üzerinde bedel ödedi, borçlanabilmek için. Bugün toplanan verginin yüzde 60'ının faize gittiğine hayıflanıyoruz. Yıllardır da böyle. Şimdi düzelen iktisadi parametrelerle, siyasi istikrarla, AB ile, IMF ile, düşen enflasyonla reel faizi zor bela yüzde 10'ların üzerine çektik ama hâlâ yüksek. Dünyada bu kadar yüksek seviyede maliyeti olan bir borcu taşıyabilecek ne devlet var, ne işletme. Niye 560 gün? Faiz lobisinin oranları yüksek tutmaya çalıştığı zaten bildiğimiz şey. Ama ekonomi yönetiminin bu lobiye koz verecek uygulamalardan imtina etmesi gerekmez mi ? Oysa bir bakıyorsunuz, bono faiz gelirine stopaj diye bir konu atılıyor ortaya; faizler hemen bir iki puan yukarı tırmanıyor. Evet, bono faizinin her hal ve şartta vergilendirilmesi gerektiğini ben de yazdım defalarca. Ama bunu yıl sonlarında beyanname ile gelir vergisi cinsinden tahsil etmek varken, faize stopaj uygulayacağız derseniz, borç verenler de bu oranı , talep edecekleri faizin üzerine koyarlar hemen. Yani olan borçlanan Hazineye olur, Maliye'nin toplayacağı stopajın gelirinden fazla bir ek faizi öder. Bu kadar aşikarken neden stopaj gündeme getirilir, anlamak mümkün değil. Diğer taraftan Salı günü Hazine 560 gün vadeli borçlandı, yüzde 23 faizle. Üstelik 2,3 katrilyon tutarında. Faizin 2005'te yüzde 8, 2006'da yüzde 6'ya düşeceğini söyleyeceksiniz, sonra da 2006 vadeli borç alırken yüzde 23 ödemeyi kabul edeceksiniz !Ö Faiz lobicileri de bu durumu hemen enflasyon ile ilgili tereddütleriniz olduğuna yoracaklar, doğal olarak. Amaç belimizi büken faizi bir an evvel düşürmekse, bu iki örneği nasıl yorumlamalıyız sizce ?