Bu ülke, 25 yıldır süren bir savaşı, daha da fenası 80 yıllık inkâr edilmiş bir ızdırabı taşıyor içinde... Kurulu düzenin örselediği, hırpaladığı, kimi zaman yok saydığı, kimi zaman da yok etmek istediği insanların ızdırabını... 'Öteki'nin acısını taşıyor içindeTürkiye on yıllardır... Dindarıyla, Kürt'üyle, yoksuluyla, taşralısıyla, Ermeni'siyle... Ve ilk defa bu acıyla yüzleşmek, ve bu acıyı reddeden statükoyu değiştirmek fırsatı var önümüzde... Bu ülkede ayrıcalıklı olmayan, ötekileştirilen, mütegallibenin ve bürokratik oligarşinin küçümsediği herkesin fırsatı... *** Hükümet, kim ne derse desin, dokunulmaz denilen statükoyu -müesses nizamın alarm zillerini çaldırma pahasına- değiştirme iradesini göstermiştir. Muazzam bir cesarettir bu... Aynı zamanda muazzam bir toplumsal ferahlamanın, özgürleşmenin ilk ve çok önemli adımıdır. Bunun değerini ve ehemmiyetini idrak etmek, "düzenin makbul vatandaşı" olamayan herkesin yararınadır. Başbakan Erdoğan'ın mayınlarla dolu bir yolda, ne kadar badireli ve riskli adımlar attığını görmüyor musunuz? Siyasi hayatını tehlikeye atarak aldığı inisiyatifin farkında değil misiniz? *** Bu yazıdan sonra bana AK Parti ve Başbakan yalakası diye e-mail atacaklara peşinen söyleyeyim. Ben içerisiyle de dışarısıyla da kavga halinde olan, korku ve tehdit üzerine kurgulanmış bir ülkede yaşamak istemiyorum artık... Bu ötekileştirici statükonun, bu daraltıcı otoritenin, bu küçümseyici elitizmin bitmesini istiyorum. Özgür ve müreffeh bir ülkede, adam gibi yaşamak istiyorum. Bu hükümetin yaptığı, -adı ne olursa olsun- açılımların bugünümü daha ümitvar, geleceğimi daha ferah kılacağını biliyorum. Akamete uğratılan her açılımın, her özgürleşme adımının ise, müesses nizamın benim geleceğime takacağı bir pranga olduğunu da... Bu ülke, 25 yıldır süren bir savaşı, daha da fenası 80 yıllık inkâr edilmiş bir ızdırabı taşıyor içinde... Kurulu düzenin örselediği, hırpaladığı, kimi zaman yok saydığı, kimi zaman da yok etmek istediği insanların ızdırabını... 'Öteki'nin acısını taşıyor içindeTürkiye on yıllardır... Dindarıyla, Kürt'üyle, yoksuluyla, taşralısıyla, Ermeni'siyle... Ve ilk defa bu acıyla yüzleşmek, ve bu acıyı reddeden statükoyu değiştirmek fırsatı var önümüzde... Bu ülkede ayrıcalıklı olmayan, ötekileştirilen, mütegallibenin ve bürokratik oligarşinin küçümsediği herkesin fırsatı... *** Hükümet, kim ne derse desin, dokunulmaz denilen statükoyu -müesses nizamın alarm zillerini çaldırma pahasına- değiştirme iradesini göstermiştir. Muazzam bir cesarettir bu... Aynı zamanda muazzam bir toplumsal ferahlamanın, özgürleşmenin ilk ve çok önemli adımıdır. Bunun değerini ve ehemmiyetini idrak etmek, "düzenin makbul vatandaşı" olamayan herkesin yararınadır. Başbakan Erdoğan'ın mayınlarla dolu bir yolda, ne kadar badireli ve riskli adımlar attığını görmüyor musunuz? Siyasi hayatını tehlikeye atarak aldığı inisiyatifin farkında değil misiniz? *** Bu yazıdan sonra bana AK Parti ve Başbakan yalakası diye e-mail atacaklara peşinen söyleyeyim. Ben içerisiyle de dışarısıyla da kavga halinde olan, korku ve tehdit üzerine kurgulanmış bir ülkede yaşamak istemiyorum artık... Bu ötekileştirici statükonun, bu daraltıcı otoritenin, bu küçümseyici elitizmin bitmesini istiyorum. Özgür ve müreffeh bir ülkede, adam gibi yaşamak istiyorum. Bu hükümetin yaptığı, -adı ne olursa olsun- açılımların bugünümü daha ümitvar, geleceğimi daha ferah kılacağını biliyorum. Akamete uğratılan her açılımın, her özgürleşme adımının ise, müesses nizamın benim geleceğime takacağı bir pranga olduğunu da...