Ölçek ekonomisi tabirini duymuş olmalısınız. Kısaca tarif edeyim: Daha büyük miktarlarda üretim, satış yaparak küresel manada rekabet edebilmek, düşük kâr marjına karşılık hacim ile para kazanmak. Yeni ekonomik düzende başarmak isteyen firmalar, ölçek ekonomisine uyum sağlamak zorundalar. Gerçi Türkiye'nin esnafı, "sürümden kazanmak" tabiriyle, bu ekonomik modeli "tecrübi" yolla bulmuş ama modern ekonomi bunu "kurumsal" bir temele oturtmuş. Adını ne koyarsanız koyun, kendisini bir ülkenin sınırları içine hapsetmeyen, "her yerde üretim, her yere satış" yapabilen şirketler 21.yüzyılın "muzafferleri" olacaklar. Büyük düşünmeyi, eli şakağına koyup hayal etmek olarak algılamayın. Hedeflerini cesaretle belirleyip, planını ona göre yapan, adımlarını da aynı şekilde atanlardır "büyük düşünenler." Yani oyunu kuralına göre oynamasını bilenlerdir. İnsan kaynağını, yatırımını, stratejisini bu doğrultuda belirleyen firmalar, krizlere, çalkantılara rağmen işlerini sürdürüyor ve üretmeye, satmaya devam ediyorlar. Üstelik rekabetin giderek acıtan sertliğine, tüketici davranışının hızlı değişimine rağmen. Türkiye'de de küresel ekonomiye "ölçek boyutunda" katılan firmalar var. Vestel, Beko, Turkcell en bilinenleri. İki saniyede bir... TV'lerde dönen son Beko reklamı yazdırdı tüm bunları bana. Yerden seken top tekrar yere vuruncaya kadar dünyada iki Beko ürününün satıldığını anlatıyor reklam. 100'ü aşkın ülkeye ürün satıyor firma. Üstelik bunu Türk firması olarak yapıyorlar. Yani 10 yıla 4 kriz sığdıran bir ülkenin sermayesi ve ürünü bunu başarıyor. Yanlış anlamayın, Beko'nun bir bülteni veya davetiyesi geldiği için yazmıyorum bunları. Bugüne kadar da bir evrak filan gelmiş değil. Reklamı seyrederken düşündüklerimi paylaşıyorum sizlerle. Beko, Vestel ve diğerleri. Doğru zamanlarda, doğru insanlarla, doğru işleri yaptıkları için bugün büyük oldular. Yüze üretip iki yüze satmayı hedeflemek yerine belki yüz ona sattılar; ama satış adetlerini binlerle değil milyonlarla ifade etmeyi hedeflediler. "Türkiye bize" demediler; hedef kitle olarak "dünyayı" belirlediler. Ama dünyanın istediği üretim şartlarını ve yönetim standartlarını da yerine getirdiler. Kısacası "büyük" düşündüler, "ölçeği oluşturanların" arasına katıldılar.