Pratik ifadeyle, ülkenin döviz cinsinden gelirleri ile giderleri arasındaki farkı cari denge diye tarif edebiliriz. Çıkışlar fazla olduğunda açık oluşuyor. Yabancı sermaye girişleri, dış borç girişleri gibi kalemler bu açığın finanse edilmesini sağlıyor. Bunlar yetersiz kaldığında ise kamunun bir şekilde bu açığı kapatması gerekiyor. Döviz krizi olarak tabir edilen dengesizliğin temelindeki ana faktör de cari açıktır. Kısacası es geçilemeyecek bir parametre. 2001'de bu ülkenin başına gelen en büyük ekonomik felaketin tetikleyicilerinden birisi de "finanse edilemeyen cari açık" idi. Burada "finanse edilemeyen" tabiri anahtar tanımlamadır. Döviz girdisi, çıktısını karşılayamadığı anda sistem, kilit taşı yerinden çıkmış bir kiriş gibi birbirinin üzerine yıkılıveriyor. Şimdi nereden çıktı bu mevzu? Bu yıl sonunda beklenen cari açık 20 milyar doların üzerinde. Ülkenin toplam gelirinin yüzde altısı civarında bir açıktan bahsediyoruz. Ampirik kabule göre yüzde 5 ve yukarısı riskli olarak algılandığına göre,cari açıktan korkmalı mıyız? Momentum Bana göre hayır. Öneminin farkında olmalı ve bu parametreyi daima dikkate almalıyız. Lakin Türkiye'nin, değişen hikayesi ve gelişen ekonomisi içinde bu açığı finanse edecek yabancı kaynaklar için cazibe merkezi olma özelliği artıyor. Bugüne kadar tanışmadığımız değişik yatırımcı profillerini ülkemizde görmeye başlıyoruz. Şirket ve gayrimenkul alımları, arazi geliştirme gibi alanlara para koymak için Türkiye'yi hedef seçen yatırımcılar bunlar. Ama bu ve benzeri yabancı sermaye girişleri sürekliliği de beraberinde getiriyor. Birbirini destekleyen bir süreç bu. İstikrar olunca yabancı yatırımcı daha uzun soluklu olarak ülkeye geliyor. Onların gelişleri çoğaldıkça da istikrar sürekli ve güçlü hale geliyor. Başbakan Erdoğan, zannedersem bu sebep-sonuç ilişkisini iyi yakaladı. Bu yüzden, garip ve arkaik tepkilere aldırmadan yabancı yatırımcılarla görüşüyor, onları cesaretlendiriyor. Bu süreç, cari açığı bir kabus olmaktan alıkoyan en temel dinamik. Finanse edilebildiği sürece de mesele yok.