Carrefour mu zihniyet mi?

A -
A +

Hafta başında sosyal medyada, Carrefour'un bir başörtülü hanıma yönelik muamelesi epeyi konuşuldu. Carrefour'un bir AVM'sindeki Kızılay standında gönüllü çalışan başörtülü bir hanıma, mağaza yetkilileri bu kıyafetle standda çalışamayacağını söylemiş ve dışarı çıkarmışlar. Olay büyüyünce firma açıklama yaptı, her zamanki gibi 'münferit bir olay' dendi vesaire.. Bu ve benzeri binlerce hadise yaşandı Türkiye'de... Başörtüsü mağdurları sadece üniversitelerde veya kamu kurumlarında değil, hayatın her sahasında var. Bugünlerde üniversite tercihleri yapılıyor mesela. Başörtüsü engeli yok ki üniversitede diyebilirsiniz. O genç kızlar ise tercihlerini yaparken başörtüyü de dikkate almak zorundalar. Neden mi? Mezun olduktan sonra, özel sektörde, iş hayatında ayırımcılıkla karşılaşmayacakları bir meslek seçebilmek için... Zira, hepimizin de çok iyi bildiği gibi, bugün yasalarla nispeten gevşetilmiş olsa da, toplumun bir kısmının zihin dünyasında bu yasak bütün ceberutluğuyla duruyor. Bir gün bir market zincirinde karşımıza çıkıyor bu zihni yasak, bir gün bir otomotiv firmasında... İTO'nun, İSO'nun ilk 500 şirket listeleri yayınlanır her sene... Bir araştırma yapılsa, bu 500 firmadan kaçında -müstahdem, temizlikçi vs. kadroları hariç- başörtülü çalışan vardır. Veyahut şöyle soralım: İlk 500 arasında,'bir kişi bile' başörtülü beyaz yakalı eleman çalıştırmayan firma sayısı kaçtır? Bu, 80 yıllık, adına eğitim denilen bir ideolojik torna düzeninin sosyolojik sonucudur. Ve yasağın zihinlerden kalkması için daha alınacak bir hayli mesafe vardır. Müjde! 'Bakanlık'tan kadro müjdesi.' 'Bakan müjde verdi: Hızlı tren filan tarihte faaliyete geçecek.' Haber klişelerinden biri de, kamunun, hükümetin yaptığı her hizmeti 'müjde' anonsuyla vermesi... Gerçi haber klişesi bahsi, yazı değil kitap konusu olur, o denli mümbittir. Bahsettiğim 'müjde' mevzusu ise bir klişe olmakla birlikte, bir algıyı, bir zihin yapısını göstermesi bakımından dikkate değer geliyor bana. Demokratik ülkelerde devlet ve onun icra makamına seçimle oturan siyasi irade (hükümet), topluma hizmet ederler. İngilizce'de memurlara 'civil servant-kamu hizmetkârı' denmesinin sebebi de budur. Hükümetin yaptığı icraatlar, birer müjde değil, sunulan birer hizmet, yani görev tanımı gereği yapması gereken işlerdir. Kadro açmışsa, bir yolu, barajı hizmete almışsa, köprü geçiş ücretini kaldırmışsa bunlar müjde değil, siyasi iktidarın başarı hanesine yazılacak icraatlardır. Hükümetlerin, daha doğrusu devletin hizmet ve icraatını 'müjde' olarak telakki etmek, biraz da 'devlete ittiba ve itaat' alışkanlığından gelen bir refleks... Yani devlet lütfedip verir, yapar, halk da buna sevinir, müjde olarak algılar. Demokrasiler sadece yapısal ve kanuni düzenlemelerle yerleşmiyor; zihinlere ve idraklere yerleşmesi biraz daha zaman alıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.