Cumartesi yazılarında piyasadan, paradan bahsetmemeye gayret ediyorum. Faiz, borç, borsa, tahsilat, döviz, beklenti, piyasa derken hırpalanan dimağlara biraz da "insana dair" cümleler sunmak iyi gelir diye düşünüyorum. Amma ve lakin perşembe ve cuma günü piyasalar ve kafalar o kadar karıştı ki, birkaç kelam etsem iyi olur diye düşündüm. Haftalardır ABD konut kredi piyasasında işler biraz tatsız gidiyor ve bu durum zaman zaman piyasalara da yansıyordu. Eşik altı tabir edilen, düşük kaliteli ama yüksek faizli mortgage kredilerini (subprime) alıp satan fonlar, kredilerin geri ödemelerinde aksamalar olunca teklemeye başladılar. Sınırlı ve riskli olduğu bilinen bir piyasa olduğu için, subprime'daki bozulmanın genele yayılmayacağı varsayıldı. Ama hedge fonların, risk fiyatlamalarını doğru yapamamış olmaları, sıkıntıyı diğer borç piyasalarına da yayacak gibi görünüyor. Önceki gün BNP'nin 3 fonunun teklemesi bunun bir işareti. Borcun fiyatı Para piyasaları ile reel ekonomi arasındaki korelasyon son yıllarda azalmaya başladı. Nitekim dünya ekonomisi -belki de son 20 yılın- en güçlü dönemini yaşarken, büyüme, enflasyon verileri dünya genelinde umut verici iken, para piyasalarında kriz ve çöküş korkuları yaşanıyor. Şurası bir gerçek: piyasalarda, özellikle de spekülatif piyasalarda çivi yerinden bir kez oynadı mı yerine tekrar sabitleyecek bir gelişme oluncaya kadar sallanmaya devam eder. Dünyadaki para bolluğu son yıllarda yatırım profesyonellerinin başını döndürdü. Bol para ve cazip getiri eksenli bir risk çılgınlığı yaşandı. Buna da şık bir isim buldular: Risk iştahı. Finansal gözükaralık da diyebiliriz buna. Bugün ise, portföylerine doldurdukları ama gerçekçi biçimde fiyatlamadıkları yüksek riskli borç enstrümanlarını ne yapacaklarını düşünüyorlar. Risk iştahı, yerini risk algısına bırakıyor. Risk fiyatlaması makul seviyeye gelinceye kadar bu çalkantı sürer. Çöküş olacağına ihtimal vermiyorum ama dünya piyasaları bu "doğru fiyatlanmamış risklerden" arınıncaya kadar dalgalanma devam eder.