Çizgi, korku vesaire...

A -
A +

Meclis bugün açılıyor. BDP de Mecliste... Yeni anayasa için partiler arası görüşmeler başladı. Uzlaşma komisyonu her partiden ikişer üye ile kurulacak. Başbakan Meclis dışındaki partilerin de anayasa sürecine katılmalarının gerekliliğinden bahsetti. Meclis Başkanı parlamento dışındaki partileri ziyaret ediyor. Toplumun büyük bölümü yeni anayasayı heyecan ve umutla bekliyor. Yani... Özgürlükçü, demokrasiyi kurumsallaştıran, bireylerin haklarını merkeze alan, ötekileştirmeyen, dayatmayan bir anayasa için ortam da hazır, şartlar da... Bu aşamadan sonra, Türkiye yeni ve kendine ait bir anayasayı yapamazsa, bunun tekrarı da olmaz, kazası da... Bahanesi de... Bu iş bu defa bitmeli ve bu ülkenin halkı kendine görev biçmeyen, zihnine, düşüncesine sınır koymayan, 'benim' diyebileceği yeni, berrak bir anayasaya kavuşmalı... Nafile turlarla, gereksiz zıtlaşmalarla, beyhude laf ebelikleriyle harcanacak zamanları çoktan ve fazlasıyla tükettik. Bundan sonrası, boş laf değil iş zamanıdır. Toplum anayasasını yapacak, Meclis de bu anayasayı yazacak. Birileri hâlâ 'kırmızı çizgi, mavi alan' filan diyerek ayak sürüyecekse, Yok ilkelerdi, yok kazanımlardı, şuydu buydu diyerek korku tarifleri yapacaksa, Peşinen söyleyelim ki, kaybeden kendileri olur. Başbakan 'bu iş 2012'nin ilk yarısında bitmeli' diyor. Evet bitmeli... Eğer demokratik, berrak ve özgürlükçü bir anayasa yapamazsak, bu ülke 'bir daha kazanamamak üzere' kaybeder. Bugün Meclis açılıyor. Umalım ve dileyelim, bu yasama yılı, Türkiye'nin gerçek miladının yılı olsun. AB biterse... Avrupa borç ve açık girdabında debelendikçe, 'Birlik dağılabilir' diyen eksantrik yorumlar da pıtırak gibi çoğalıyor. 'AB ekonomik birlik olarak kuruldu, dağılması da ekonomik sebeplerden olur' diye kolay yoldan ahkam kesenler var. AB zorlanıyor, doğru... Para birliği tartışılıyor, doğru... Lakin AB -hâlâ- dünyanın en büyük ikinci ekonomisi... Bilim, teknoloji, inovasyon gibi yüksek katma değer üreten alanlarda -hâlâ- dünyada ikinci... Almanya ve Fransa -hâlâ- ekonomik fazla üreten ülkeler... İngiltere (para birliğinde yer almasa da) -hâlâ- dünyanın en gelişmiş finans piyasalarına sahip... Yaşanan ekonomik altüst oluş, bir yapısal dönüşümdür, bir sistem ve paradigma değişikliğidir. AB bu değişime çok sarsılarak, belki güç kaybederek de olsa ayak uyduracaktır. Kendi -yeni- paradigmasını oluşturacaktır. Ve Avrupa coğrafyası gelecekte de dünyanın önemli ekonomik bölgelerinden olmaya devam edecektir. 'AB yıkılacak, yok olacak, iyi ki girmedik diyeceğiz' diye esip savurmaya gerek yok. Kaldı ki, burnumuzun dibindeki, ticaretimizin yarısını yaptığımız bir devasa ekonomik bölge yıkılırsa bizim bundan ne faydamız olacak? Coşmadan önce düşünmek lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.