Türkiye'deki çarpık vergi düzenini başka nasıl anlatabilirim ki? Bir ülke düşünün, vergi gelirinin yüzde 70'i dolaylı, yüzde 30'u dolaysız yoldan geliyor. Yine bir ülke düşünün ki, dolaysız vergilerden en büyük kalem olan, "gelirden alınan vergi"nin yüzde 93'ü çalışanların ücretlerinden, sadece yüzde 7'si kurumlar vergisinden gelsin. Böyle bir ülkede vergi adaletinden söz edilebilir diyen varsa beri gelsin. Dolaylı vergi nedir? KDV, ÖTV, İletişim Vergileri, Taşıt Vergileri, Harçlar vs. Yani tüketimden alınan vergi. Gelir düzeyine bakılmaksızın alınan, toplaması en zahmetsiz ama bir o kadar da adaletsiz vergi sistemi. Diyeceksiniz ki, gelir ve kurumlar vergisi kazançtan alınıyor, yani gelir de vergilendiriliyor. Teoride doğru ama, pratikte durum hiç öyle değil. Zira Türkiye'de sistem "yakalanmamak" üzerine kurulu. Yakalanmamaktan kastettiğim, "gelirin tespit edilememesi." Devlet "belirleyemediği gelir" yerine, gider üzerinden vergi almayı tercih ediyor. Böylesi daha kolay ne de olsa. İmtiyaz Gelişmiş ülkelerde vergi ödeyenler, bundan manevi olarak da istifade ediyorlar. "Vergi mükellefi" olmak bir ayrıcalık. ABD Başkanları, konuşmalarında vatandaşlarına "tax payers-vergi mükellefleri" diye hitap ederler. Vergisini ödeyen devlet nezdinde haklı ve güçlü olduğunu bilir, öyle hisseder. Türkiye'de ise vergisini düzenli ve eksiksiz ödeyenlerin kendilerini "nasıl hissettiklerini" burada yazmasam iyi olur. Hükümet, artık kangren olan vergi sistemini "ıslah etme"li. Vergi barışı ile, ödenmemiş vergileri tahsil etmenin dışında, sistemi işler hale getirecek bir şey yapılamadı. Vergi paketlerinden çıkanlar hep dolaylı vergiler oldu. İnsanları ödemekten bezdirmeyecek, adil bir denetim ile desteklenen, "gerçek gelirin vergilendirildiği" bir düzenlemeye reform denilir. Ötesi laf-ı güzaftır. 600 milyar'a kadar Hazine bonosu faiz gelirinin "vergiden muaf" tutulduğu, esnafın ise, "pazarlık usulü ile" matrah artışına zorlandığı bir ülkede vergi adaleti nasıl sağlanacak merak ediyorum.