Son 15 yılda "tahayyül ötesi" biçimde büyüyen finans piyasaları şiddetli bir altüst oluşla çökünce, "aslında çöken ne idi" tartışmasını tetikledi. Piyasa liberalizmine ve onun bir anlamda "ürünü" olan küreselleşmeye "zaten" karşı olanlar, kapitalizmin iflas ettiğini "jakoben bir hazla" anlatarak, Marks'ı tarihin derinliklerinden bugüne taşımaya giriştiler. Bir kısmı da Keynesyen iktisat kalkanını kullanarak "korumacı devlet ekonomisini" çözüm olarak parlatmaya başladılar. Ekonomik liberalizmin muhibleri ise, küreselleşen sermayeye ayak uyduramayan ulusçu ekonomileri krizin sebebi olarak ortaya koydular. *** 80'li yıllar Marksist modelin ekonomik ve siyasî iflas ettiği dönemdi. Küreselleşen piyasalar ile "bir türlü küreselleşemeyen" düzenleyici mekanizmaların uyumsuzluğu, yaşadığımız kaotik sürecin ana tetikleyicilerinden oldu. Haliyle bu kaostan çıkışın da serbest piyasadan vazgeçme olmayacağını anlamak gerekiyor. Bir sorunu gidermenin tek yolu, aksayan unsuru düzeltmekten geçer. Burada aksayan, piyasa düzeni değil, küreselleşen piyasaya ayak uyduramayan düzenleyici mekanizmalar... O halde yapılması gereken, korumacı ulus ekonomilerini canlandırmaya çalışmak değil, küreselleşen piyasa ve sermayenin yanına küreselleşen düzenleme ve devlet mekanizmalarını koymaktır. Marksist ulus ekonomilerini savunanlar için üzgünüm ama dünya bu kaostan "gerçekten ve tam olarak küreselleşerek" çıkacak.