AB liderleri Yunanistan'ın borcunun 100 milyar eurosunu sildi. Birliğin finansal istikrar fonunu da 1 trilyona çıkardı. Dünya piyasaları bayram yerine döndü. Ne oldu? Yunanistan'ı iflas ettiren, İtalya'yı, İspanya'yı sınıra getiren hastalık iyileşti mi? Hayır. Hastalığı hatırlayalım: Bu ülkelerin kamu açıkları ve yüksek kamu borçları... AB'de ve Amerika'da devlet kaynak bulmakta zorlanırken, şirketler kaynak zengini... Yani tam anlamıyla bir kamu krizi var gelişmiş ülkelerde... Ancak, gözden kaçırılmaması gereken, dünyada anormal derecede şişmiş finansal ekonomi... 30 yıl önce dünyada portföy yatırımı diyebileceğimiz miktar 1-2 trilyon dolar iken bugün 100 trilyon doların üzerinde bir portföy yatırımı dolaşıyor dünya üzerinde... Bu paranın ise karşılığı ne merkez bankalarının kasalarında, ne devletlerin elinde mevcut... Yunanistan'ın silinen borcu, işte o 100 trilyonun binde biri... Dev bankalar, portföy yöneticileri, büyük fon sahipleri bu 'silme' işlemini küresel olarak yapıncaya kadar bu finansal kargaşa ve çalkantı devam eder. Türkiye bu kargaşadan az etkileniyor. Zira kendi 'kamu maliyesi krizini' 10 yıl önce yaşadı ve bedelini ödedi. Bütçesini, borcunu, kaynak yapısını yeniden yapılandırdı. Tam olmasa da önemli oranda bağışıklık kazandı. Lakin küresel ekonominin yapacak çok işi var. Finans piyasalarında silinecek çok borç, vazgeçilecek çok getiri var. Saç tıraşı Amerikalıların her olguya, hatta olaya isim takma merakı vardır. Finansal ekonomide de 'kârdan veya alacaktan vazgeçme' denilebilecek türden işlemlere 'saç tıraşı-haircut' derler. AB ülkelerinin Yunan devletinden alacaklarının yarısını silmeleri de bir saç tıraşı idi, finansal jargonda... Lakin küresel finans baronlarının, yani dev bankalar ve portföylerin saçları bellerine kadar uzamış durumda... İki tutam kesmekle olmayacak gibi... Berber ziyaretleri devam edecek sizin anlayacağınız... İntikam İstanbul Şehir Üniversitesinde ilginç bir konferans vardı. Fransa'da yaşayan siyaset bilimci Prof. Hamit Bozarslan Orta Doğu'da cemaat ve kimlik algısını anlattı. Bozarslan Türkiye'de kurulu düzenin hoşlanmayacağı çok şey söyleyen bir akademisyen... Resmî tarihin 'kurgusunu' bozduğu için yıllarca 'görmezden gelinen' ama dünyada otorite kabul edilen Kemal Karpat gibi... Prof. Bozarslan Suriye'de 40 yıl önceki Hama katliamının intikamının alınmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi konferansta... 'Suriye'nin devlet elitlerinin mevcut düzeni var güçleriyle savunmaları 'bu intikamı engelleme veya geciktirme' amaçlı' diyen Bozarslan, Türkiye'de de statükoyu savunanların da aynı bilinçaltına sahip olabileceklerine dikkat çekti. Tepeden tırnağa dökülen, ideolojik ve yapısal bir fecaat halindeki resmî statükonun değişimine direnen cumhuriyet seçkinlerinin 'hesap günü' korkusu, üzerinde düşünmeye değer bir tespit...