Modern dünya, nitelikli demokrasiyi ekonomik gelişmenin mutlak şartı olarak kabul ediyor. Zira, toplumların kendi kendini yönetme iradesinin devlet aygıtına tam olarak yansımadığı hiçbir sistemde, bireyin kalıcı refahı sağlanamıyor. Sadece şekille, kıyafetle uygar olunmadığı gibi, modernite de yalnızca bir tek yaşam tarzından ibaret değildir. Uygar ve çağdaş toplumlar, bireyin yaşam alanına saygı gösterirler, farklı tercihleri içselleştirirler ve bireyin özgürlüğünü önemserler. Otokratik devlet yönetimlerinin dayatmacı, jakoben tutumlarıyla ne uygar ne de iktisaden gelişmiş toplumlar oluşmuyor. Dünya bunun birçok örnekleriyle dolu. Türkiye, son beş yıldaki ekonomik gelişimini sadece mali disiplinle sağlamadı. Türkiye'ye istihdam, katma değer, vergi kazandıracak olan yabancı sermaye, sadece enflasyon düştüğü, bütçe hedefleri tuttuğu için gelmedi. Tüm bu ekonomik altyapıyı muhkem hale getiren, Dünya'nın Türkiye algılamasını iyileştiren bir unsur daha vardı: ülkede gelişen demokrasi ve şeffaflık. İlginç mi? Geçtiğimiz Cuma'dan Pazartesi'ye kadar Türkiye'de ekonomik altyapıda bir bozulma olmadı. Ama faizler fırladı, kur yükseldi, ülke ekonomisi üzerinde endişe bulutları oluştu.Değişen ne idi o halde? Değişen,Türkiye'deki demokrasi ile ilgili düşünceler idi. Zira, demokrasisi darbe alan bir Türkiye'nin ne AB üyeliği kalır, ne de ekonomik büyümesi. Bakan Babacan, "Türkiye, Cuma gününe göre fakirleşti" diyor. Mitinglerde yürüyenler, sahip oldukları dairelerin dört yılda üç kat değerlendiğini, kaybetmekten korktukları yaşam tarzlarının, artan tüketim güçleriyle birlikte aslında daha kaliteli hale geldiğini de düşünüyorlardır umarım. Vatanseverlik, bu güzel ülkenin daha uygar, daha müreffeh, daha özgür olmasını istemek ve buna gayret etmektir. Batı standardında nitelikli bir demokrasiye sahip olamadığı için modern dünyadan dışlanan, siyasetine şüphe ile bakılan, korkuların girdabında içine kapanmış bir ülkede yaşamak mıdır vatanseverlik? Türkiye, anakronik klişelerle değil, çoğulcu demokrasinin sağlayacağı özgürlük ve güven ile çağdaş ve uygar olabilir.Sadece şunu hayal ediyorum: Kendine güvenen bir ülke ve halkından korkmayan bir devlet. Vatanı sevmek, önce o vatanı oluşturan bireylere güvenmekle başlar, değil mi?