Daha yolumuz var

Türkiye, dünyayı altüst eden krizi iyi idare etti. Krizin akut döneminden, büyük bir iflas, çöküş yaşanmadan, ödemeler dengesi bozulmadan, muavenete ihtiyaç duymadan geçtik. IMF toplantılarında da bu hakkımız teslim edildi. Lakin ne kriz tam olarak bitti, ne de Türkiye krizin getirdiği sorunları tamamıyla halletti. Tamam, devrilmedik ama ekonominin hasar gördüğü de bir gerçek... İşsizlik en büyük ve tehlikeli sorun olarak önümüzde duruyor. Genç ve büyüyen nüfusa istihdam üretmek için her sene % 4-5 büyümemiz gerekirken bu yıl % 6 küçülüyoruz. *** Dün Eylül ayı kapasite kullanım oranları açıklandı. Yüzde 70.1'lik oran, üretim noktasında sorunların kısmen de olsa devam ettiğini gösteriyor. Yeni istihdam için yeni üretim kapasiteleri, yani yeni yatırımlar gerekirken, mevcut kapasitelerin kullanımının bile henüz istenen seviyede olmaması biraz düşündürücü... Hükümetin, IMF anlaşmasından bir türlü tam olarak vazgeçememesi, büyüme ivmesiyle ilgili endişelerden kaynaklanıyor. Nitekim Başbakan, IMF ile biraz daha hızlı büyürüz diyerek zımnen de olsa bu gerçeği söyledi. İdrak noksanı Ermenistan'la imzalanan protokol, Özal dönemi hariç, statükoyu muhafaza etmek üzerine kurulu Türk dış politikası için bir devrim bence... Ezberlerin fena halde bozulduğunun, manivelanın -demokrasilerde olması gerektiği gibi- sivil siyasetin eline geçmeye başladığının bir ispatı... Arkaik saplantılardan kurtuluyor Türkiye... Bu protokole, Ermeni tarafında diaspora ve radikal milliyetçi Taşnak partisi sert biçimde karşı çıkıyor. Bizim tarafta ise CHP ve MHP... Bu bile birçok şeyi anlatmaya yetiyor.