İletişim ve ulaşımda yaşanan başdöndürücü ilerleme liberalleşme ile de birleşince, ekonomik sınırlar iyice silikleşti. Artık tek bir pazara hakim olmak, bir ülke veya şehirde büyük olmak yetmiyor. Artan rekabet, yükselen tüketici bilinci ile mal ve hizmete erişim kolaylığı fiyatları aşağı çekiyor; eski kârlar yok. Haliyle firmalar yüksek hacimlerden para kazanmaya bakıyorlar. Alaylı esnafın "sürümden kazanmak" tabir ettiği yöntem, modern ekonomi jargonunda "ölçek ekonomisi" olarak adlandırılıyor. Satış hacimlerini olabildiğince artırarak sermayenin hızlı dönüşünü sağlamak; böylece de rekabet sebebiyle düşen kâr marjına rağmen toplam kârı artırmak. Ölçek ekonomisine geçiş, geleceğin ekonomisinin temel unsurlarından birisi olacak. Buna ayak uyduramayan firmaların, bugünkü durumları ne kadar iyi olursa olsun, gelecekte rekabet şansları olmayacak. Yani yaşamak için bugünden "yeterli ölçeğe" ulaşmaktan başka şansları yok. Taşeron İki yıldır ülkemizde yaşanan şirket satın almalarının ve konsolidasyonların arka planında yatan sebep şudur: Hem coğrafi, hem finansal büyüme ile yeterli ölçeğe ulaşmak. Bu inisiyatif, başka bir iş modelini de tetikliyor şimdi: Outsourcing. Firmaların taşeron kullanmaları diyebiliriz bu sisteme. Eskiden, özellikle üretim şirketleri, her işi kendileri yapmakla övünürlerdi. Mesela üretim hattındaki bir makinayı kendi atölyesinde imal etmek, her türlü bakım onarımı kendi bünyesinde yapmak bir övünç vesilesiydi eski patronlar için. Bilhassa KİT'ler, bu düzenin şahika örnekleriyle doludur hâlâ. Ama dünya tamamıyla aksi istikamette gidiyor şimdi. Gelecek elli yıldaki ana trendin "outsourcing" olduğu hakkında birçok makale okumak mümkün batı basınında. Şirketler, bulundukları iş kolunda bir yandan coğrafi ve mali hakimiyet açısından büyürlerken, diğer yandan yaptıkları işin stratejik olmayan tüm aşamalarını, daha küçük ölçekli "taşeron" firmalara veriyorlar. Önümüzdeki birkaç on yılın ekonomisi bu temel dinamiklerle oluşacak. Her işi yapan değil, bir işi çok iyi yapan firmalar - ölçeklerini büyüttükleri sürece-ayakta kalacaklar. Az olsun, benim olsun diyenler mi? Hiç şansları yok diyebilirim.