Bu ülkede yaşıyorsanız ve biraz da olan biteni takip etmeye çalışayım derseniz bir polemik ve yorum sağanağı altında kalırsınız. Her konu derhal bir 'çift kale maça' dönüşür ve siz iki takımdan birini tutmaya mecbur hissedersiniz kendinizi... 'Yok ben taraf tutmayayım, tartışmanın esbabını ve özünü anlayayım' derseniz, beyninizin zonklaması kaçınılmazdır. Üstelik 'neden, niçin, nasıl' sorularına cevap bulmanız da pek mümkün olmaz. Yorulduğunuzla kalırsınız. Vesayetli siyasetten henüz kurtulmuş ama siyaset ve tartışma kültürünü oluşturamamış bir ülkenin acemiliğidir belki bu durum... Şeffaflığı bilmeyen, devletin de hesap verebileceği gerçeğini idrak etmekte zorlanan, bütün dünyanın bu ülke üzerinde oyunlar oynadığına ve olan biten her şeyin ama her şeyin 'birilerinin kurgulayıp uyguladığı planlardan ibaret' olduğuna tereddütsüz inanan bir toplumda yaşıyoruz. Belki 50 yılda yaşanması ve hazmedilmesi gereken bir dönüşümü 10 yıla sığdırmak zorunda kalan bir toplumun ürettiği siyasetçiler de aynı dönüşümü hazmetmekte zorlanıyor haliyle... Korsan Korsan taksilere ağır cezalar getiren yasa yürürlüğe girdi. Devletin 'korsan' tabir edilen, kayıt dışı olan bir ticarete, hizmete tedbir alması normal... Bu yasanın müellifleri ile uygulayıcılarına iki sorum var yalnızca.. 1. İstanbul'da 15 bin'in üzerinde olduğu söylenen korsan taksilerin bu kadar yaygınlaşması belli ki bir ihtiyaç ve talepten kaynaklanıyor. Bu ihtiyacın ve talebin ne olduğuna baktınız mı? 2. Korsan taksileri engellemek için aldığınız tedbirlerden sonra, taksi plakalarıyla ilgili var olduğu söylenen büyük rantın ve oluşan 'kayıtdışı plaka kazançlarının' da yasal denetime alınması için bir kanuni düzenleme veya denetim planlıyor musunuz? Bir de merak ettiğim bir konu var: Belediye ve yerel otoriteler, İstanbul'daki mevcut taksilerin şoföründen aracın fiziki şartlarına kadar, kalite ve emniyet seviyesinden memnunlar mı? Hoparlör Eğer ev veya iş yeriniz okula yakınsa, elinde mikrofon, bangır bangır öğrenci azarlayan müdür veya öğretmen sesine aşinasınızdır. Veya her 45 dakikada bir çalan ve sanki öğrencilere değil bütün mahallleye teneffüs veya ders zamanı olduğunu ikaz eden envai çeşit müzikli ziller... Muhite ve meşrebe göre 'onuncu yıl marşı, mehter marşı, oyun havası veya pop' çalan ve sesi bütün mahalleyi tutan ziller... Acaba her okulda böyle yüksek volümlü zil ve bangır bangır hoparlör olması, bakanlığın mecburiyeti mi, yoksa okul yoneticilerinin tercihi mi, merak ediyorum doğrusu...