Deppler'ı dinlerken: AB'ye odaklanmak

A -
A +

IMF Avrupa Direktörü Michael Deppler'ı, IMF Türkiye temsilciliğinin küçük toplantı odasının samimi ortamında dinlerken aldığım notları ve düşündürdüklerini iki-üç yazı ile sizlerle paylaşacağım. Deppler'in söyledikleri önemli, zira Türkiye'nin ekonomik geleceğini etkileyecek en önemli aktörlerden birisi olan IMF'nin bakışını anlayabilecek ipuçları veriyor bize. Çok önemli virajların bizi beklediği birkaç aylık zaman diliminde, IMF'nin Türkiye'ye ve hükümetin politikalarına yönelik takınacağı tavır gerçekten çok önemli. Ekonomi yüzüstü yere kapaklandığında kapısına gidip borç ve teknik yardım istediğimiz bir kuruma karşı olmak veya onu reddetmek çok anlamlı olmuyor. O halde, 26 milyar dolar borcumuz olan ve yıllardır önerdiği iktisadi programları uygulaya geldiğimiz bir kurumun tepesindeki yöneticilerin ne söylediğine kulak vermek en iyisi. AB çıpası M. Deppler, AB üyeliğini önemsiyor. Ancak ilave ediyor: "Bundan sonra da mali disiplinden ayrılmadan ve yapısal tedbirleri aksatmadan devam edilirse, üyelik olmasa bile Türkiye'de işler kötüye gitmez." IMF'nin yaklaşımının piyasadan farklı olacağını ve önemli olanın doğru iktisadi politikalar olduğunu söylüyor. Teorik olarak doğru belki ama, AB üyeliğinin, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve şeffaflaşması için çok önemli olduğunu gözden kaçırmamak lazım. Deppler, sadece AB odaklı beklenti ve politikalar yapılmasını doğru bulmuyor ve "üyeliği gözünüzde çok fazla büyütmeyin, siz ekonominizi disiplin içinde yürütürseniz, AB'den beklediğiniz faydayı onsuz da sağlarsınız" diyor. İktisaden doğru belki ama, siyasi olarak gelişmemiz ve çağdaş standartlara kavuşmamız için, AB'nin zorlayıcı etkisine ihtiyaç olduğu da aşikar. Sürdürülebilir büyüme için "demokratik ve şeffaf toplum" olmazsa olmaz bir şart. Bunu en iyi bilenlerden birisi de IMF. Yani iktisaden değilse de, siyaseten AB üyeliği bize şart. Tabii M. Deppler'in bu yorumunu, müzakere alınamazsa oluşacak hayal kırıklığı dalgasının etkilerini sınırlamak amaçlı olarak da düşünebiliriz. Yine de, Türkiye'nin AB üyeliğine çok odaklanmış olduğu gerçeği ortada ve birkaç ayda bu konsantrasyonun azalması pek mümkün görünmüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.