Devalüasyon baskısı mı?

Cumartesi günü TOBB toplantısında konuşan Sanayi Bakanı Ali Coşkun bir hayli ilginç ve üzerinde durulması gereken bir cümle sarfetti: "Yurtiçinden ve dışından devalüasyon için her türlü oyun oynanıyor, baskı yapıyorlar." Türkiye'de bir enflasyon, bir de devalüasyon lobisinin olduğu hep söylenir durur. Zira her ikisinden de yıllardır nemalanan, parasına para katan kimi şirket, şahıs ve kuruluşlar, doğal olarak bu düzenin devamını isterler. Para, yani güç de onlarda olduğu için, piyasayı spekülasyonla, kamuoyunu da dezinformasyonla manipüle etmeye çalışırlar. Kısmen başarılı oldukları da vakidir. Esasen, kamu maliyesinin zaafiyetinden, devleti borçlarının kırılganlığından istifade edilerek, özellikle reel faizlerin yüksek gitmesinin biraz da bu yolla sağlandığı düşünülebilir. Sn. Ali Coşkun'a inanmamız gerekir Bu iddiaların, içinde gerçek payı olsa da üzerinde çok fazla durulmamıştır bugüne kadar. Ancak Sn. Coşkun'un beyanını gerçekten ciddiye almak gerekir diye düşünüyorum. Zira, hükümetin bir üyesi, kamuoyunun önünde devalüasyon yapmak için baskı gördüklerini söylüyor. Kur konusunda iç ver dış kesimlerin hükümete yoğun baskı yaptıklarını anlıyoruz. Ama içeride ve dışarıda, Türkiye'deki bir devalüasyondan fayda sağlayacak, üstelik hükümete baskı yapabilecek kadar güçlü "kesimler"in kimler olduğunu piyasaların da bilmeye hakkı vardır diye düşünüyorum. Merkez Bankası bugüne kadar dalgalı kur sistemini iyi götürmüştür. Sn. Ali Coşkun'un beyanlarından, AK Parti iktidarının da Merkez Bankasının bağımsız politika izlemesinin yararlarına artık inandığını anlıyoruz. Türkiye'nin istikrar programının üç ayağından birisi kur politikasıdır. Dalgalı kur sistemi, döviz krizlerinde şok emici özelliğe sahip olmakla birlikte, manipülatif ataklara da açıktır. Eğer Hükümete devalüasyon konusunda baskı yapacak kadar güçlü birileri varsa - ki Sn. Bakan var diyor- bunların piyasa tarafından bilinmesi gerekir. Böylece, bir devalüasyondan kimlerin, ne şekilde menfaat elde edecekleri anlaşılır. Yatırımcı ve işadamı da buna göre risk tanımı yapma imkanı bulur. İddiayı ortaya koyan makam ciddi olunca, iddia da haliyle ciddiyet kazanıyor.