TV'lerde çok dikkatimi çeken, bir o kadar da sinir olduğum bir söylem var. Herhangi bir problem hakkında vatandaşa mikrofon tutuluyor; ifade aynen şu: "Devlet bu konuya el atsın." Konu devletin sahasına giriyor veya girmiyor, hiç önemli değil. Türk vatandaşı her şeyi illa ki devletten bekler, devletten ister. Zira devlet onlarca yıl boyunca siyasetçi ve bürokrat egemenlerin etkisiyle öylesine büyütülmüştür ki yurdum insanının gözünde... Her şeyi devlet yapmalıdır. İş bulmalıdır, fabrika kurmalıdır, çiftçinin elindeki ürünü almalıdır, gecekonducuya ev yapmalıdır, sigortasız adamı tedavi etmelidir, pahalı domatese çözüm bulmalıdır, gençleri evlendirmelidir. Biz ne kadar modern yönetim anlayışından, yerinden yönetimden, yönetişimden, küçülen devletten, büyüyen özgürlüklerden bahsedersek edelim. Bizim vatandaşımız hâlâ çocuğu doğduğunda ekmeğini, büyüdüğünde işini devletten talep ediyor. Bunu bir hak olarak görüyor. Dünya'da devletin ekonomik faaliyetlerden hızla çekildiği bir ortamda Türkiye'de devletten iş istemek de acıklı bir ironiyi çağrıştırıyor. İstihdamı geliştirmek Oysa yurdum insanı, devletten neyi istemesi gerektiğini bilse daha iyi anlatacak meramını. Devletin yeni dünya düzeninde görevi, vatandaşına iş bulmak değil, istihdamı arttırıcı tedbirleri almak. Yani, sanayicinin, esnafın, işverenin daha çok işgücü çalıştırmasına imkan verecek ortamı sağlamak. Mesela ücretlerin üzerindeki vergi yükünü azaltarak, sosyal güvenlik maliyetini azaltarak, istihdamı ucuzlatmak. Yatırım ortamını sağlıklı hale getirerek, yeni iş sahaları açılmasına zemin hazırlamak. Mesela iktisadi politikalarını turizm , inşaat gibi emek yoğun sektörlerin gelişimine yönelik oluşturmak. Devlet fabrika kurarak veya şimdi olduğu gibi, onbinlerce insanı devlet dairelerine çaycı, odacı, evrak memuru şeklinde doldurup bütçenin sırtına yük yaparak iş bulmaz vatandaşına. O sebeple, "devlet bize iş bulsun" diye bağrışmak fayda getirmez. İşsizliğin azalmasını istiyorsak, devletin ekonomik büyümeyi yavaşlatmadan enflasyonu düşürmeye devam etmesini, bu arada da azalan karlar ve artan rekabeti göz önüne alarak, emeği ucuzlatıcı tedbirler almasını talep etmeliyiz. Devletin demokratik ülkelerde baba filan değil, sadece "halkın kendisini yönetme aygıtı" olduğunu kabul etsek iyi olur.