Devlet yabancı sermaye istiyor mu?

İstediğini hiç sanmıyorum. YASED Başkanı'nın söyledikleri, yabancı sermayenin önündeki "yasal değil ama fiili" engelleri gözler önüne seriyor. Mart ayında yapılan Yatırımcı Danışma Konseyi'nde onlarca uluslararası şirketin CEO'ları Türkiye'de toplandı, Başbakan'la yemek yediler. Yabancı sermaye'ye ne kadar "önem" verdiğimizi en üst düzeyde anlatmış olduk. Hatta Başbakan 13 maddelik bir "yapılması gerekenler listesi" hazırladı. CEO'lara, Türkiye'ye yatırım yaptıkları takdirde, ne kadar iyi muamele görecekleri anlatıldı. Yani mangalda kül bırakmadık. Sonraki yetmiş günde, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yabancı sermayenin işlerinin kolaylaştırılması için ne yapıldı? Hiçbir şey. Zira bürokrasi yine yapacağını yapmaya devam ediyor. Yani kendisine işi düşen yatırımcıya hayatı zindan etmeye... Demek ki "önem veriyoruz" demekle olmuyor bu iş. Kanunu değiştirmek yetmiyor , zira zihniyet yerinde duruyor. Türkiye'de yabancı sermayeyi "yabancı işgal gücü" gibi gören, Türkiye'de yatırım yapan firmaları "sömürgeci" zanneden bir zümre var. Bir kısım insan da Türkiye'nin bulunmaz fırsatlar sunan bir ülke olduğunu, her hal ve şartta yabancının buraya gelip yatırım yapacağını zannediyor. Evet cazibe içeren alanlar var Türkiye'de. Ancak, Şaban Erdikler'in söylediği gibi, "herkesin Türkiye'ye yatırım yapmak için can attığı, sıraya girdiği filan yok." Netice ortada Rakamlar ortada. Türkiye'ye yılın ilk üç ayında gelen yabancı sermaye 140 milyon dolar. Yani hiçbir şey. Hüküm neticeye göre verilir. Yıllar itibariyle Türkiye'ye giren yabancı sermaye rakamları, devletin bu işi isteyip istemediğini açıkça söylüyor bize. Çok değil 15 yıl önce, yabancıya arazi satışını, "vatan toprağını satmak" olarak niteleyen bir zihniyet vardı bu ülkede; üstelik devlet idaresinde de etkin bir zihniyet. O günden sonra söylemler de değişti, kanunlar ve hatta anayasa da. Ama uygulama yerinde saymaya devam etti. O zihniyet bu ülkeye özelleştirmede yıllar ve milyarlar kaybettirdi, hâlâ da kaybettiriyor. YASED Başkanı Erdikler, "Yeter !" diyor, "Türkiye hep bir alt kümeye düşüyor. Ülkem bunu hak etmiyor." Evet, biz bunu hak etmiyoruz.