DDK ve batık alacaklar hakkında dün yazdıklarımla ilgili çok farklı yorumlar aldım. Bankacılık sisteminin ekonomiye verdiği zarar ile bankalarda batan para kavramlarının farklı olduğu konusunda çok şükür ki okuyucularımla hemfikiriz. Kamuoyu tabu üretme konusunda çok mahir bu ülkede. Şimdi moda, "battığı söylenen" ama bileşenlerini dün anlattığım 47 milyar dolarlık bankacılık zararından dolayı banka patronlarını suçlamak. Dolayısıyla, "bankaların ortaklarınca kullanılmış, bir varsayıma göre batırılmış krediler, bu rakamın sadece beşte biridir; geri kalan para devletin bankalarında batan paralar ve el koyduğu bankalarda sonradan oluşan zararlardır" diye itiraz ederseniz, "hortumcuyu müdafaa ediyorsun" serzenişiyle karşılaşabilirsiniz. Oysa kimseyi müdafaa ettiğimiz falan yok. Ama tahsili hiç mümkün olmayacak bir parayı tahsil etme iddiasında olan siyasiler varsa ve bu rakamı da batan banka patronlarından almaktan bahsediyorlarsa, kusura bakmayın ama çok bariz bir "dezenformasyon" ile karşı karşıyayız demektir. Şunu iyice anlamalıyız ki "batık paranın" büyük bölümü, devletin ekonomik kara deliklerinde batmıştır ve geri dönme ihtimali yoktur. Denetim ve Operasyon Dünya Bankası'nın isteği doğrultusunda, BDDK ve TMSF'nin görev tanımları ve yapıları farklılaştırılıyor. Doğru bir uygulama. Zaten Hükümet de, TMSF bünyesindeki alacakların tahsilatını BDDK bünyesinden ayırıp, "varlık yönetimi" tarzı bir idare altında toplamayı planlıyor. Bu uygulama tahsilatı hızlandırır mı bilmiyorum. Ama mantık olarak denetim ve operasyon işlerinin ayrılması doğru bir karar. Esasen, BDDK, geçmiş dönem tahsilat rakamlarını, tahsilatlardaki gecikme sebeplerini, başarı ve başarısızlık nedenlerini raporlarında şeffaf bir şekilde ortaya koyuyor. İlk defa bir devlet kurumu faaliyetini raporlarken, eksik ve başarılı olmadığı alanları da açıkça ortaya koyuyor. Bizler artık, bankacılık sistemi bilgilerini, mevduat, döviz pozisyonu parametrelerini BDDK sitesine girip öğrenebiliyoruz. BDDK öncesinde bu bilgiler el altından dolaşırdı ve speküle edilirdi. Bankacılık sistemini düzenleyen bir üst kurulun hem denetim, hem bilgilendirme anlamında ne kadar önemli olduğunu ekonomiyle ilgili herkes artık idrak etmiş durumda.