PKKK'nu hepiniz duymuşsunuzdur. Yani "Türk Parası'nın Kıymetini Koruma Kanunu." Rahmetli Özal'dan önce, ciltler dolusu mevzuattan oluşan, cebinde yüz dolar taşıyanı hapse tıkabilecek, Özal'la birlikte birkaç sayfaya basitleştirilen mevzuat. Bu kanuna dayanarak çıkarılan "32 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı" ile döviz kullanımının ve kambiyo rejiminin serbestleştirildiğini biliyoruz. Ben eski mevzuat döneminde öğrenciydim ama o yıllarda, kambiyo rejiminin labirentlerinde kaybolmadan iş yapmak büyük marifet imiş. Hatta, bankaların en kıymetli elemanları kambiyo servisinde çalışanlar olurmuş. 32 sayılı karar para piyasasına serbesti getirirken, "labirent uzmanı" kambiyocuları da işinden etmiş. Bugünlerde, hükümetin yeni bir karar hazırlamakta olduğunu ve döviz işlemlerine ve hareketlerine bazı kısıtlamalar getireceğini duyuyoruz. Taslaktan anladığım kadarıyla amaç kısa vadeli sermaye hareketlerini (sıcak para) zorlaştırmak ve ülkedeki dolarizasyonu azaltmak. Türkiye'de yerleşik kişilerin, döviz ile alışveriş ve kontrat yapmalarına engel olunmak isteniyor. Zira, kur aylardır yerinde sayıyor ama, insanların cebindekiler dahil, birikimlerinin üçte ikisi hâlâ döviz. Alışveriş, kiralama gibi iktisadi faaliyetler de halen döviz üzerinden yapılıyor. Ekonomisi yabancı paraya bu derece endeksli bir ülkede de, yerel para otoritesinin (Merkez Bankası) hakimiyeti ve kontrolü bir hayli güçleşiyor. Ani kur atakları olabildiği gibi, piyasanın bağışıklık sistemi de zayıflıyor. O halde, dolarizasyon ve sıcak para, halledilmesi gereken önemli meseleler. Ancak, zorlayıcı tedbirlerle sonuç alınabilir mi? Geri adım ileri götürmez Küresel ekonomiye uyumun en temel şartı, para hareketlerini kısıtlamamak, akışkanlığı sağlamaktır. Türk insanı, enflasyon, devalüasyon, beceriksiz iktidar sarmalında, kendi ülkesinin parasına güvenini kaybettiği için yabancı paraya yöneldi. Yedi senede iki büyük devalüasyonu kafanıza yerseniz, bu arada da paranız hergün düzenli olarak değer kaybederse, alışverişinizi daha güvendiğiniz bir para birimiyle yaparsınız. Sıcak paranın ve dövizin ülkedeki hakimiyetini kırmak ve insanları TL ile alışverişe yöneltmek istiyorsak, kanuni zorlamalarla bir yere varamayız. Enflasyon düştüğünde, ekonomi istikrara kavuştuğunda, TL kendiliğinden itibar kazanacaktır. Sıcak para ise risk primi düşen bir ülkeye zaten uğramaz. Hükümet, liberal ekonominin ruhuna ters bir karar çıkarmaz umarım.