Dünyada mekan...

Maslow'un ihtiyaçlar piramidinde en temel ihtiyaçlardan birisidir barınma. Ev sahibi olmak, ikamet etmek hep insanoğlunun önceliklerinden olagelmiştir. Çağdaş hayatta barınma ihtiyacı, konut yapmak gereğini doğurmuş, bu da inşaat sektörünü büyütmüş. Türkiye gibi, hem coğrafyası, hem de nüfusu büyük ülkeler, üstelik bir de kentsel yaşama dönüşümlerini tamamlamamışlarsa, "konutu üretmek" hem ekonomik, hem de sosyal bir sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor. Toplu konut, uydukent, site gibi kavramlar bu ülkenin jargonuna Özal'lı yıllarla birlikte girdi. Birçok başka kavram gibi... Toplu Konut İdaresi (TOKİ) de Özal'ın vizyonunun eseri olarak ortaya çıktı. Lakin kamusal sistemin ağır işleyen çarkları ve yozlaştırıcı etkisi ile TOKİ bir türlü işlevsel olamadı . Ama elimdeki bir rapor, son iki yılda TOKİ'nin, kuruluş misyonuna uygun bir motor güç olarak konut sektörünün önünü açtığını gösteriyor. "Toplu" Konut TOKİ ismi ile müsemma bir tempoda toplu üretime geçmiş iki yılda. Şu anda 168 şantiyede 105.000 konut inşaatını sürdürüyor. 20 yılda 43.000 konutu sahiplerine teslim ederken, son iki yılda bu rakamı geçmeyi planlıyor . "Bürokratik sürtünme katsayısını düşürdük" diyor Başkan Erdoğan Bayraktar. "İş yapan hata da yapar. Ama 81 vilayetin 60'ında kaçak yapılaşma varsa ve Türkiye'nin kaliteli konut açığı 2,5 milyon ise, iş yaparsak hata yaparız kaygısı gütmeden işe sarıldık". Düşünsenize, sadece TOKİ'nin devam eden inşaatlarında sağlanan istihdam 400.000 kişi. 2,5 yılda 1,5 katrilyon hakediş ödenmiş. Bunlar doğrudan reel ekonomiye katkısı olan rakamlar. Gecekondu ve devlet arazisini işgal etmek neredeyse örgütlü suç haline geldi Türkiye'de. Kaçak yapılar, panzerler ve polis ordularıyla dahi yıkılamıyor. Gecekondu gerçeği tam bir sosyal felaket durumunda. Devletin TOKİ eliyle yapabileceği çok şey var bu konuda. Üstelik "bürokratik sürtünme katsayısı" azaltılmış bir TOKİ...