Pazartesi okullar açılıyor. Bu ülkede okul denilince zihnimde 'devasa torna tesviye tezgahları' canlanıyor. Minik çocukların bir ucundan girip yıllar sonra öbür ucundan 'talim ve terbiye edilmiş' gençler olarak çıktıkları tezgahlar... Devlet, kendine itaat edecek, zihni resmi ideolojiye göre şekillendirilmiş vatandaşlar yetiştirmek için kurmuş bu sistemi.. Adına Milli Eğitim demiş, Tevhid-i Tedrisat demiş. Ezberletmiş belletmiş, formata uymayanları yontmuş. Hepimiz az veya çok geçtik bu tezgahtan; şimdi çocuklarımız aynı tezgahta 'işleniyorlar'. Sınıf duvarına hangi resmin veya hitabenin asılacağına dahi tek merkezden karar verilen bir sistem... Öğretmene, okula ufacık bir inisiyatif bırakacak kadar bile güvenemeyen bir düzen... AK Parti iktidarı statükonun birçok unsurunu değiştirdi. Askeri vesayetten ideolojik yargıya kadar... Lakin eğitimdeki değişim akıllı tahta ve bilgisayarlı sınıflardan ibaret kaldı. Şimdi yeni Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 'taşlaşmış eğitim statükosuna' dokunan bir adım attı. Teşkilat Kanunu'nu değiştirdi. Kanun'daki resmi ideoloji mugalatalarını ayıkladı. Çocuklarımızın bundan sonra doğru-dürüst eğitileceklerine dair biraz olsun umutlanabiliriz belki... Lakin Tevhid-i Tedrisat kanunu orada dururken; Atanacak öğretmenden sınıf duvarına asılacak resme kadar herşey tek merkezden belirlenmeye devam edilirken; Okul müfredatını, öğretmen anlatacağı dersi kendi inisiyatifiyle seçemezken; Ebeveyn çocuğunun alacağı eğitimin içeriğini tercih edemezken; Bu umut ne kadar sahici olabilir ki... Bir tuğla 'Duvardan bir tuğla çekersek, hepimiz altında kalırız hanımefendi!' Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden sonra, faillerin bulunmasını isteyen eşi Güldal Mumcu'ya söylenen bu cümle, derin devletin mottosu oldu yıllarca... O cümleyi kurduğu söylenen dönemin kudretli polis şefi Mehmet Ağar şimdi 'cürüm işlemek için çete oluşturmaktan' 5 yıl hapse mahkum edildi. Dava Yargıtay'da, henüz kesinleşmiş bir ceza yok. Lakin, Susurluk kazasıyla gün yüzüne çıkar gibi olan o duvar, o tarihte tuğlalar çekilemediği için ayakta kalmıştı. Şimdi o tuğlalar -AK Parti iktidarının sağladığı cesaret ve şeffaflıkla- birer birer çekiliyor. Bakalım duvar yıkılınca altında kimler kalacak. Düzeltme Dünkü yazımın sonundaki bir cümle sehven eksik yazılmış. Cümlenin tamamını yeniden yazıyorum: Libya petrolünü paylaşma hevesi Sarkozy'nin iştahını o denli kabartmış durumda ki, bir başka ülke liderinin çok önceden açıklanmış gezisinden 12 saat önce 'yangından mal kaçırır gibi' Libya'yı ziyaret etmekte beis görmüyor. Verdiği görüntünün sakilliğini de umursamadan...