Vehimli ve jakoben insanlarla ne bir özgürlük meselesini konuşabilirsiniz, ne de demokrasiyi... Baş örtüsü, bireyin tercih özgürlüğünün bir unsurudur ve bunun dışında mütalaa edilmesi, modern demokrasilerde abesle iştigaldir. Ama gelin görün ki koca profesörler, politikacılar, ana ekseni bireysel tercih özgürlüğü olan bir konuyu korku ve tehdit bulutu içine sokuyorlar. "Başörtülü öğrencilerin bulunduğu sınıfa girmem" diyebiliyorlar; "başörtülülerin notlarını kırabilirim" cümlesini kuracak kadar akıldan, insaftan uzaklaşıyorlar. O gencecik insanlara bunca yıldır yaşattıkları üzüntü ve kapana kısılmışlık duygusu yetmiyormuş gibi, şimdi de alenen manevi baskı uygulayacaklarını söylüyorlar. Bu nasıl bir idraktir, nasıl bir uygarlıktır bilmiyorum. Çağdaşlığı, modernliği kendi tekellerinde sananların çağ dışı ve despotik tavırlarına bakar mısınız? Dinimizin hükümlerini kendi kafasına göre eğip bükmeye çalışan, "namaz ve oruç gibi baş örtüsünü de sonra kaza edip evinde taksın" diyen profesör unvanlı insanları gördükçe dehşete kapılıyorum. Bu nasıl bir hezeyan durumudur, nasıl bir akıl tutulmasıdır? "Başörtülüler sınavlarda kolay kopya çeker" diyerek tüm başörtülüleri zan altına sokmakta beis görmeyen ve daha da fenası, bunu itirazının gerekçesi olarak sunan rektörler var bu ülkede. Şaka gibi... Ama gerçek, maalesef... Rektörlerin, bürokratik elitin ve birtakım siyasetçilerin beyanlarını okuduğumda inanasım gelmiyor. Fikri insicamını kaybetmemiş, akıl ve iz'an arasındaki bağı kopmamış hiç kimseden böyle beyanlar ortaya çıkmaz diye düşünüyorum. Lakin bunlar söylendi ve söylenmeye devam ediyor. Aslında meselenin baş örtüsü ve laiklik olmadığı da aşikâr. Mesele toplumun özgürlük talepleri ile bu talebi, kendilerine ait saydıkları alanlara yönelik bir tecavüz olarak gören elitlerin bu talebe reaksiyonudur. Oligarşik elit, müesses nizamı kendi yaşam alanlarının güvencesi olarak görmekte ve statükoyu değiştirecek, bireyin özgürlük alanını genişletecek her türlü talebi bir "kalkışma, meydan okuma" olarak görmektedir. Konu baş örtüsü olunca "laiklik" tehlikeye giriyor, Avrupa Birliği olunca "bağımsızlık"... Yabancı sermaye gelince egemenlik zedeleniyor, ifade özgürlüğü istenince Türklük... Statükoyu değiştirebilecek, imtiyazları ortadan kaldırabilecek her girişim reaksiyonla karşılanıyor. Esas derdin ne olduğunu anladınız, değil mi?