Avrupa debeleniyor. 2008'de mali sistem tıkandı. Yıllarca erteledikleri, halının altına süpürdükleri ne kadar bünyevi(yapısal) mesele varsa, hepsi bir anda üzerlerine boca oldu. 90'ların Türkiye'si gibi.. Siyasal sistem ve mali yapı tıkanmıştı; kökten, sil baştan yapıyı kurmak gerekiyordu. 2001'de duvara çarptık; mali, siyasi, idari ne kadar arıza, ihmal, problem varsa ortalığa saçıldı. Ve Türkiye bir milat yaşadı. Siyasi yapı da iktisadi yapı da yeni paradigma üzerine inşa olmaya başladı. Şimdi Avrupa da kendi miladını yaşamak zorunda... Türkiye sistemi 'restart' ederken hızlı davranabildi ama Avrupa aynı çabukluğu gösterebilecek mi? Önümüzdeki 6 ayda bunu anlayacağız. Le Point dergisi Fransızları sarsan not indirimini analiz etmiş. 'Fransa'nın haleti ruhiyesi altüst oldu' diyor. Bu altüst oluşu biz yaşadık. Hayırlı ve faydalı bir altüst oluş bu... İş ki çabuk refleks gösterilsin ve eski düzeni yaşatacak beyhude çabalardan kaçınılsın. Köprü kapanmayacakmış Geçmiş olsun mu desem, gözümüz aydın mı desem... Boğaz köprüsü '40 yıl bakımı' için tümüyle kapanmayacakmış. Kısmen bakıma alınacakmış. İkişer şerit olarak... Eşeğini kaybedip sonra bulan köylü gibi sevindik biz de... Lakin; Bizim eşek zaten tıknefes, normal yolda da gidemiyor. İstanbul'un trafiği 18 saat tıkalı köprüleriyle, yollarda çift sıra park eden araçlarıyla SOS filan vermiyor. Can çekişiyor. Metro, Marmaray filan başlayınca rahatlarız diye hayaller kuruyoruz ama... Raylı sistemin devreye girmesi 3-4 yılı bulacak. Ve galiba göle su gelmeden kurbağanın gözü patlayacak. İnşallah yanılırım. Hafıza-i beşer Denktaş'ın vefatıyla yapılan methiyeleri, Toros destanlarını, Atatürk'ten mülhem 'Babatürk' övgülerini anlamakta güçlük çekiyorum demiştim. Türklük üzerine yapılan her güzellemenin coşturduğu okuyucular 'veciz ve fikir yüklü' mesajlarla yaşadığım güçlüğü gidermeye çalıştılar. Gerçi ben yine anlamakta güçlük çekiyorum ama, şunu fark ettim: İdeolojik şartlanmışlık ve ulusalcı hamaset idrak ve iz'anı iptal ediyor. Vefat eden Denktaş'ı yakın siyasi tarihimizin önemli bir figürü olarak saygıyla analım ama Kıbrıs'ta Özal'dan Erdoğan'a kadar, çözüm için inisiyatif ortaya koyan her siyasi liderin karşısına kimin duvar olduğunu hatırlayalım. Hakaret etmeden ve sükunetle bir yakın tarih okuması yaparak... TMT'den Özel Harp uygulamalarına kadar Kıbrıs'ı doğru anlayarak... Hepsi bu...