En önemli dayanak

Tezkere, soykırım tasarısı, ABD ilişkileri, sınır ötesi operasyon... Hepsi piyasaları kısa vadede etkileyebilir. Yabancı yatırımını yavaşlatabilir, kuru zıplatabilir, faizi yükseltebilir. Ama kısa vadede... Genel ekonomik trend, bu hadiselerin seyrine göre yön değiştirmez. Bir şartla: Kamu maliyesinde bir sapma veya bozulma olmazsa... Yani bütçede hedefler tutmaya devam ederse... Türkiye 2004'den sonra göz kamaştırıcı bir yabancı sermaye performansı gösterdi. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ülkeye giren doğrudan yabancı sermaye miktarını aşan rakamlar son 3 yılda geldi. Bu performansı sadece konjonktürel sebeplere bağlamak miyopluk olur. Son 5 yılın rekor büyüme oranı da yegane sebep değildir. Türkiye'yi küresel cazibe merkezi haline getiren esas unsur, mali disiplindir. Bozulma? Ne demek mali disiplin? Hükümetin, gelirleriyle harcamalarını hedeflerle uyumlu biçimde yönetmesi ve bütçe açığını aşağıya çekmesi demek... AK Parti hükümetinin geçen dönemdeki en çarpıcı başarısı mali disiplini kararlılıkla sürdürmesi ve bütçenin inandırıcılığını artırması idi. Ekonomi aktörleri nezdinde güveni böyle sağladılar; yerli-yabancı yatırımcıyı böyle cesaretlendirdiler. 2007/9 aylık bütçe rakamlarıysa, bugüne kadar fasılasız devam eden mali disiplin konusunda zihinleri biraz bulandırdı. Sene başında ilan edilen açık hedefi (16 milyar YTL), Ağustos ayında -nedense- 8 milyara revize edildi. Oysa seçim döneminde bütçe hedeflerinden sapıldığı aşikardı. Nitekim ilk dokuz ayda gerçekleşen açık 12 milyarı buldu. Maliye bakanlığı, sene başı açık hedefinin içinde kalındığını söylüyor ama o hedef iki ay önce revize edilerek yarıya düşürülmüştü. Yani sene sonunda revize hedefin çok üstünde bir açık olacağı aşikar. Faiz dışı fazla hedefinde de hedefin tutması zor görünüyor. 2007 seçim yılıydı diyebiliriz ama 2008 bütçesi, mali disiplin açısından çok önemli hale geldi. Hükümetin, elindeki en önemli koz ve dayanak olan bütçe disiplininden taviz vermeyeceğini düşünüyorum.