En zayıf halka

AB müzakereleri fiili olarak başlıyor. 35 fasıldan en hazır olduğumuz ve nispeten kolay olanlarıyla başlayacağız tabii ki. Lakin bir fasıl var ki, açmasına açacağız ama, nasıl kapatacağız bilmiyorum: Tarım ve Hayvancılık. Türkiye'nin neredeyse hiç hazır olmadığı bir müzakere konusu. Üstelik yıllarca tarım ülkesi olmakla övünen (niyeyse), okullarda bizlere "tarımda kendine yeten 7 ülkeden biri" diye öğretilen ( o da palavra ya, neyse..) bir ülke burası. Gelin görün ki tarımın hali içler acısı. YASED'in düzenlediği "Fırsatlar Ülkesi Türkiye" konferansında, tarım başlıklı oturumu dinlerken, var olanı heba etme konusundaki aşılmaz becerimizi(!) bir kez daha farkettim. Türkiye nüfusu ile bir tarım ülkesi. Zira nüfusunun yüzde 40'ı kırda yaşıyor, yani köylü. Ama ekonomideki payı ne kadar: Yüzde 11. Kentli Avrupa'da ise durum şöyle: Nüfusun yüzde 3'ü kırsalda yaşarken, ekonomide tarımın payı yüzde 25. "Benim köylüm" edebiyatıyla şapka sallayıp oy toplayan siyasetçilerin ülkesinde bu görüntü ne kadar hazin, değil mi ? Kent-Köy Avrupa bir kent ve kentli medeniyetidir. Yani Türkiye AB'ye yaklaştıkça, kentli nüfusu artmaktadır ve artacaktır da. Ama ne yazık ki bu artış sadece demografik anlamdadır. Kültürel planda kentli nüfus artmamaktadır. Yani insanlar kentlere taşınmakta ama yaşayışları, idrak ve algılayışları, hayat tarzları hala köylü olarak kalmaya devam etmektedir. Sadece İstanbul'da binlerce "hemşeri dernekleri" kurulması, insanların ilişki kurarken, iş yaparken, terfi ederken "hemşeri olmaktan medet ummaları" köylü kalan bir toplumun teyididir aslında. Evet, taşradan gelenler kentli olamamaktadırlar ama kırsalı terk ettikleri için tarım gücü olmaktan da çıkmaktadırlar. Tarım nüfusu ile tarımdan elde edilen milli gelir arasındaki ters orantı, AB'ye intibak sürecinde bizi en çok zorlayacak husustur. Bir zincirin dayanıklılığını belirleyen, en zayıf halkanın gücü olduğuna göre, müzakere zincirinde bizim zayıf halkamız tarım olacak. Tarım ülkesi olmakla övünen bir ülkenin, bir kent uygarlığı olan AB'ye girerken en çok tarımda zorlanacak olması da bir kara mizah konusudur herhalde.