Merkez Bankasına "faizi indirin" dedikçe, enflasyon da inmemekte direniyor. Ekim ayında en yüksek beklentinin dahi üzerinde gelen aylık enflasyon, yıl sonunda, -revize edilen- hedef aralığın bile tutmayabileceğini gösterdi. Enflasyonun açılımına baktığımızda giyim, gıda gibi kalemler artışta başı çekiyor. Halbuki MB, politika faizini yüksek tutarak iç talep üzerinde baskı kurmak istiyordu. Yüksek faiz ile hem tüketici kredilerini pahalı hale getirmek, hem de vatandaşları tüketim yerine tasarrufa yöneltmek amaçlanıyordu. Lakin tüketici kredisi gıda ve giyim harcamalarını pek etkilemez; temel ihtiyaç maddeleri oldukları için tasarruf eğilimi ile de izah edilemez. Enflasyondaki katılaşmanın sadece yüksek faiz silahı ile kırılamayacağı belli. Peki Merkez Bankası faiz silahını kullanmaktan vaz mı geçsin? Tabii ki hayır. Kur veya faizden başka silahı yok Banka'nın (tabii para kurulu-currency board sistemini saymazsak). İndirime devam Herkes MB'nın yıl sonuna kadar faiz indirmeye devam edeceğine inanmış durumda. Eğer enflasyondaki direnç yüzünden yıl sonuna kadar faiz indirimi yapılmazsa, beklentiler açısından bu daha da kötü olur. Zira böyle bir durumda piyasa, Banka'nın enflasyon beklentilerinin daha da kötüleştiğini, bu yüzden de faiz indiriminden vazgeçtiğini düşünmeye başlar. MB yılsonuna kadar faizleri bir miktar daha (mesela 50-75 baz puan) indirirse, hem enflasyona karşı elini güçlü tutar, hem de beklentilerinin kötüleşmediği mesajını verir. Çekirdek enflasyonda fazla kötüleşme olmaması ve üretici fiyatlarının gerilemeye devam etmesi de, yapısal bir bozulma olmadığının teyidi olur. Tüm bunlardan sonra Merkez'in yapması gereken birşey daha var: Hükümetin de 2008 yılında mali disipline ve bütçe hedeflerine sıkı sıkıya bağlı kalmasını dilemek. Enflasyon-mali disiplin-piyasa denklemini çok iyi bilen Mehmet Şimşek faktörü herhalde bu noktada belirleyici olur.