Eski hamam eski tas olmasın da...

A -
A +

2008 krizi, öncekilere benzemez cesamette ve karmaşıklıkta patlayınca birçok kabulü de bozdu. Piyasa ekonomisinin mevcut düzenle sürdürülemeyeceği, yeni paradigmaların oluşması gerektiği söylendi. Sürdürülemeyeceği belli olan yapılardan birisi de ABD'nin sürekli bütçe ve ticaret açığı vererek bir anlamda dünya ekonomisine "sahte canlılık" yaşatması idi. 1990'ların ortalarından beri Amerika dış ticaret açığı ve bütçe açığı veriyor, yani ürettiğinden fazlasını tüketiyor, aradaki farkı da, başta Çin olmak üzere dış ticaret fazlası olan ülkelerden borçlanarak buluyordu. Basitçe anlatırsak, ABD, Çin ile ticaretinde 200-300 milyar dolar arası açık veriyor, sattığından fazla alıyordu; sonra da Çin'e ödediğinden fazlasını, hazine tahvili satarak geri alıyordu. ABD'nin dış ticaret açığını, dış ticaret fazlası veren Çin finanse ediyordu. *** Gelişmiş ülke ekonomileri krize toslayınca, sağlam zannettikleri piyasa düzeninin kağıttan kaplan olduğunu fark ettiler. Mevcut hâlin devam ettirilemeyeceğini anladılar. IMF'sinden G-20'sine kadar herkes bu noktada hemfikir... Lakin, değişen bir şey yok. Çin yine yüzde 10 büyümeye, düşük değerli yuan ile dünya ticaretini sömürmeye, devasa dış ticaret fazlası vermeye devam ediyor. Amerika ise yine iç tüketimin canlanmasıyla ithalatını artırarak açık vermeyi sürdürüyor. Yürümeyeceği krizle birlikte ortaya çıkan bu çarpık yapı devam ettirilmeye uğraşılıyor. Nereye kadar? *** Birbirinin kopyası analizler "çift dip mi olur, düzeltme mi olur"u tartışıyorlar. Halbuki, dünya ticareti Çin'in tasallutundan kurtulup dengeye oturmadıkça, ABD açık verip sonra da bunu Çin'e tahvil satarak fonlamaktan vazgeçmedikçe; Yani eski düzen sona ermedikçe daha çok dip hikâyesi dinleriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.