Evraklarını göreyim

A -
A +

Bilinen fıkradır: Birkaç milletten insana 'daima yanlarında taşıdıkları 3 şey' sorulmuş. Türk olan 'ikametgâh senedi, nüfus cüzdan sureti, vesikalık fotoğraf' demiş. Bu 'fıkrayı' on yıllarca hepimiz kendi hayatlarımızda fiilen yaşadık. Sonra e-devlet dendi, adrese dayalı nüfus kaydı dendi, TC Kimlik no dendi, tek numara ile her işlem takip edilebilecek dendi, Amerika gibi olacağız dendi. Önceki gün bizim gazetede yatırım teşvikleri haberini okurken bir liste dikkatimi çekti: Teşvik belgesinin alınması için gerekli belgeler listesi... Tam 11 adet belge... İmza sirküleri, Ticaret Sicil Gazetesi, borcu yoktur yazısı, ÇED raporu vs... Şu denilebilir: Devlet o kadar vergi indirimi sağlıyor, nakit destek veriyor, firmalar da bu belgeleri bir zahmet toplayıversinler. Firmalar topluyorlar zaten, itiraz ettikleri yok. Teşvik paketi de gerçekten teşvik edici ve rasyonel hazırlanmış, takdiri hak ediyor. Lakin, bütün bu e-devlet yatırımlarına rağmen, şu mahut evrakı hayatımızdan bir türlü çıkarakamıyoruz. Mesela, adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre kaydı olan, TC kimlik no'su da olan bir vatandaşın neden hâlâ ikametgâh senedine ihtiyaç olur? MOBESE kameralarından, seyir hâlindeki aracın plakasını okuyup ödenmemiş trafik cezası veya vergisi olduğunu görebilen devlet, neden ticaret sicil no'su, vergi no'su olan şirketin ticaret sicil gazetesinin aslını talep eder? Evrak tomarları ile iş takip etmek bugünün meselesi değil, biliyorum. Lakin TC kimlik no, adrese dayalı kayıt filan devreye girince bu imzalı kaşeli kâğıt tomarından kurtulacağız diye ümitlenmiştik. Ama öyle olmadı. Biz ikametgâh senedimizi, imza beyannamemizin aslını, nüfus cüzdan suretimizi her daim hazır tutmaya devam edelim en iyisi... Üniversitede hayat güzel... Özel üniversite ilanlarına göz atıyor musunuz bilmiyorum. Çoğu harika bir sosyal hayat, etkinlikler, güzel kampüs vs. vaatleri üzerine kurulu... Zaman zaman basın bültenleri de geliyor. Konserler, popüler dizi oyuncuları ile söyleşiler, akademik bir kariyeri olmasa da akademik öğretim kadrosunda ilan edilen meşhur isimler... Geçen bir üniversitenin mezuniyet töreniyle ilgili basın bülteninde öğrencilerin birbirlerine yaptıkları evlilik teklifi başlığa çıkarılmıştı. 'Bizim üniversite evlendiriyor' tadında bir başlık idi. Zaman zaman yolum özel üniversitelere düşüyor. Kampüs şartlarını, sosyal imkânları, amfileri, kütüphaneleri filan gördükçe yeniden üniversite okuyasım geliyor. Ancak, üniversite ciddi emek ve çalışma isteyen, öğrenmek, anlamak, formasyon kazanmak için gidilen -yani öyle olması gereken- bir eğitim süreci demek... Kafeteryası veya konser salonu var diye seçilmez üniversite... Ya da ben öyle zannediyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.