Ferdin hakkı ve devlet

A -
A +

12 Eylül darbesi hakkında dava açıldı. Cuntanın iki generali müebbet hapisle yargılanacak. Referandum'a hayır diyen '12 Eylül muhaliflerinin' temel argümanı çöktü. Ne diyorlardı? 'Referandum'a sunulan değişikliklerle 12 Eylül'ün yargılanacağı koca bir yalan.' 'Referandum hayırcılarının' kendileri koca bir yalan oldular. Her neyse, konumuz başka... İddianameyi okudunuz mu bilmiyorum ana internetten indirip okumanızı tavsiye ederim. Darbe'yi darbe öncesindeki değişik olaylarla ilişkilendiren kısımları ilginç ama onları zaten gazeteler yazıyor. İddianamenin girişinde yaklaşık 4 sayfa boyunca demokrasi, özgürlükler, askerî vesayet anlatılıyor. Devlet dilinde veya alıştığımız yargı retoriğinde pek rastlanmayacak şekilde üstelik... Birkaç örnek: 'Çoğulcu demokrasi ideal özgürlüğe yine özgürlük yolu ile ulaşmayı amaçlayan bir rejimdir'. 'Demokrasi elbette çoğunluğun yönetimi ilkesine dayanmakla birlikte, bunu azınlığın temel haklarıyla bağdaştıran bir yönetim biçimidir'. 'Çünkü toplum iradesinin gerçek manada ortaya çıkabilmesi için çeşitli görüşlerin özgür biçimde ifade edilebilmesi ve tartışılabilmesi gerekir'. Bu cümleler birçoğumuza çeşitli makale veya konuşmalardan aşina gelen fikirler, dolayısıyla 'ne var bunda, bilmediğimiz şeyler mi' diyenler olabilir. Lakin bu özgürlükçü ve demokrasiyi öne çıkaran cümleler, bu ülkede yapılmış bir darbeyi yargılamak üzere hazırlanmış bir iddianameden alıntılar... Darbe yapanlara isnat edilen suçları gerekçelendirmek amacıyla iddianamede yer alıyor. Daha birkaç yıl önceki bir ankette savcı ve hakimlerin çoğunluğu 'bireyin haklarını mı devletin menfaatlerini mi kollarsınız' sorusuna tereddütsüz 'devlet' diye cevap vermişlerdi. Oysa şimdi bir cumhuriyet savcısı, bu ülkede yapılmış bir darbenin düne kadar el üstünde gezdirilmiş generallerini soruşturuyor, dava açıyor ve açtığı davaya mesnet olan iddianamesinde de 'demokrasi ve özgürlükler esastır, devlet ise araçtır' diyor. '12 Eylül yargılansa ne olur, her şey bir tiyatro' diyen, 'Birileri bir şeyler kurguluyor, biz niye heyecanlanıyoruz' diyen nihilistler bu iddianameyi okumalılar... Bu ülkede değişim onların zannettiğinden daha sahici ve kalıcı olacak zira... Toplum-Siyaset-Hukuk Bir ülkede demokratik değişim nasıl bir rota izler? TESEV Başkanı Can Paker bu soruya 'önce toplum değişir, sonra siyaset ve en sonunda hukuk ve yargı' diyor. Olması gereken bu... Ama Türkiye 'istisnaların ülkesi'... Demokratik değişim talebinin toplumdan geldiği aşikâr, yani birinci basamak tamam... Lakin 2. ve 3. basamakta bir takdim-tehir var gibi... Esasen referanduma kadar 2. basamak, yani siyaset demokratikleşiyor, yargı ise iki ileri bir geri gidiyordu. Referandumdan sonra yargıda söylem ve zihniyet hızla demokratikleşirken siyaset yalpalamaya başladı. 12 Eylül iddianamesindeki ifadeleri yukarıda okudunuz. Cumhuriyet Savcısı demokrasi ve özgürlük manifestosu yazarken, siyasetçiler 'devleti kollama ve güzelleme diskurları' çekiyorlar. Eh bu da benim ilginç ülkeme has bir durum... Can Paker'in kulakları çınlasın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.