Futbol krizi, Avrupa krizi

A -
A +

Şike iddianamesi bu haltın yendiğine dair ikna edici belge ve bulgular ortaya koyunca; UEFA 'dava sürerken karışmayız ama dava sonucunda mahkumiyet çıkarsa yakarız' mealinde gözdağı verince; Federasyon da zevahiri kurtarma formülü bulmuştu. Şike'ye bulaşan takımı küme düşüren 58. maddeyi 'bir defalığına' kaldırıp, yerine puan silecek, böylece hem şikeyi cezalandırmış, hem de Süper Lig'in 'dönen çarkını' değiştirmemiş olacaktı. Ne şiş yanacaktı, ne kebap... Ancak işler 'kurgulandığı gibi' gitmedi; küme düşmeyi bir defalığına kaldıran değişiklik genel kurulda yapılamadı. Çanak çömlek patladı. Şimdi kaos hakiki bir krize doğru evriliyor. Olması gereken de bu idi aslında... Neden mi? Yapısal problemlerin doğurduğu krizlerden kurtulmanın yolu en kötü duruma bir an evvel ulaşmaktan, yani 'dibi görmekten' geçer. Anı kurtarmaya dayanan tedbirler meseleyi çözmediği gibi, süre uzadıkça müzminleşme başlar; çözüm daha acılı bir hale gelir. Bakın Avrupa'ya... 2008'den beri bir türlü yüzleşemediği yapısal sorunları sebebiyle düştüğü krizden çıkamıyor bir türlü... Niçin? Zira geç davranıyor, sorunu doğuran yapıyı değiştirmeye yanaşmıyor. Ama olan yine kendine -yani Avrupa'ya- oluyor. Sorun daha tahrip edici bir hâl alıyor. Türkiye futbolu yapısal olarak tükenmiş durumda... İdarecisinden mali yapısına kadar... Şike bu arızalı bünyenin dışa yansıyan bir belirtisi sadece... Ağrı gibi, iltihap gibi... Bünyeyi ıslah etmeden yapılacak tedavi beyhudedir. Taşıma mı nakliye mi? Halk otobüsüne binmek isteyen yaşlı bir kadın, şoförün kapıyı erken kapatması yüzünden sürüklendi ve maalesef öldü. Ölen kişinin kızı gazeteci olunca haber büyüdü. Oysa İstanbul'da vesait kullananların ortak çilesidir halk otobüsleri ve minibüsler... Yolcu kapmak için yarışırlar, sert frenle yolcuları oradan oraya savururlar, yolun ortasında durup yolcu alırlar. Şoförü ikaz edecek olursunuz, bir dayak yemediğiniz kalır. İki minibüsün yolcu kapma yarışı yüzünden yolun ortasında yan yana durup, içerideki yolculara aldırmadan, camı açıp karşılıklı bağrışmaları, küfürleşmeleri, birçok İstanbullu için çok tanıdıktır. Halk otobüsü veya minibüs şoföründen zılgıt yememiş yolcu sayısı azdır. İçi yolcu dolu aracı kullanırken cep telefonuyla konuşan şoför görüntüsü çok tanıdıktır. Kimse 'bunlar münferit olaylar' filan demesin. Bir hafta boyunca gideceğiniz yere giderken minibüs veya halk otobüsü kullanın. Yukarıda verdiğim örnekleri 'mutlaka' müşahede edersiniz. Son olay biraz büyüdüğü için kazaya yol açan şoförün sertifikası elinden alınmış. Zevahir kurtarılmış yani... Tıpkı Ferderasyonun 'bir defalığına küme düşmeyi kaldırmak istediği' gibi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.