Lafı dolandırmaya gerek yok. Bu ülkenin en kirli alanlarından biri futboldur. Nüfuz tacirliğinin, menfaat alışverişinin iç içe girdiği bulaşık bir alan... Son yıllarda bahis oyunları, isim hakları, yayın hakları derken giderek büyüyen parasal değer, bu değerden pay kapmak isteyenleri de üşüştürmüştür futbola... Taraftarı çok olduğu için, siyasiler de futbol kulüpleriyle iç içe olmuşlardır hep... Sadece siyasiler de değil, askerî bürokrasiden yüksek yargıçlara, medya yöneticilerinden üniversitelere futbola bulaşmayan yoktur. 3 büyük kulübün başkanları diledikleri siyasetçiye, bürokrata ulaşmakta hiç zorlanmamışlardır. Parti başkanları, bakanlar, genelkurmay başkanları kulüp localarında ağırlanmışlardır. Yani bu ülkede statüko ile futbolun ağaları hep kol kola olmuşlardır. Bu durum o ağaları pervasızlaştırmış, güç sarhoşluğuna itmiştir. Astığı astık, kestiği kestik futbol oligarkları türemiştir son 20 yılda... Paranın gücünü ve kurulu düzeni arkasına alan, başı sıkıştığında falan siyasetçiyi, filan generali veya yargıcı devreye sokabilen oligarklar... Türkiye Ergenekonculardan, asker darbecilerden arınırken futbolun bu temizlenmenin dışında kalmaması lazımdı. Dün başlayan operasyon bu arınmanın ilk adımıdır. Olmalıdır. Bindiler bir alamete... CHP bağımsız vekillerin boykotuyla oluşan toz duman arasında Ergenekon davasında bir gedik açacağını zannetti. Yemin boykotunu 'milli irade ve demokrasi müdafaası' kılıfına sokup, karambolden tutuklu Ergenekoncuları kurtaracağını düşündü. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Şimdi görülüyor ki, CHP'nin elinde 'bir sonraki adıma dair' bir hazırlık yok. Veya şöyle diyebiliriz: 'Yeni' CHP'nin tasarımcıları, yönetimin eline henüz bir B planı vermediler. Bu yüzden Kılıçdaroğlu ve 'arkadaşları' patinaj yapıyorlar. Evrensel hukuktan girip BM'den çıkıyorlar ama ortada laf kalabalığından başka bir şey yok. 11 milyon oy almış bir ana muhalefet partisinin 'ne yapacağını bilemez bir halde' yalpalayıp durması siyasi rakiplerini güldürüyor ama, Türkiye demokrasisi açısından hazin bir durum var ortada.. Üzülmemek elde değil... S.B. İlk vukuatı değil... Rektörlük yaptığı üniversitede de 'terör uzmanı' sıfatlı kurulu düzen muhiblerine konferanslar verdirirdi. TV konuşmalarındaki 'küçümseyici' üslubu o zamanlarda da vardı. Yeni CHP'nin 'vitrin'indeki Binnaz Toprak'ın 'demokratik anayasa' toplantısına da 'katılan gazetecileri beğenmediği için' katılmamıştı. Son olarak bir TV kanalında gazetecilere 'sizi buraya salan AKP' diye hakaret etti. Bir diğerini 'oğlum' diyerek küçümsedi. Karşınızda dün merkez sağı toparlayıcı lider olarak pazarlanan, bugün CHP'nin gelecekteki lideri olarak adı geçirilen bir siyaset figürü var. Kutlu olsun.